menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Savaş tırmanıyor, İran yalpalıyor!..

21 1
17.06.2025

Çatışmaların dördüncü gününde de, İran hâlâ ilk saatlerde yediği baskının şaşkınlığı içinde… İlk gece verdiği ağır kayıplara rağmen, ordudaki üst düzey komutanların hayatını korumakta zorlanıyor… Arkasında binlerce yıllık devlet tecrübesi bulunan, hatta koskoca Pers İmparatorluğunun vârisi iddiasındaki İran, önceki (Cumartesi) yazıda da işaret ettiğimiz üzere, değil köklü bir devletin, sıradan bir ülkenin dahi kaçınabileceği müşkül duruma düştü. Ve yalpalama devam ediyor… Bu kadar zaman zarfında, hâlâ daha savunma sistemlerini tam manasıyla devreye sokamadığı gibi, üst seviye komutanlarını bile korumakta acze düşüyor… Bu durum İran Devletinin hâlihazırdaki rejimi için kaçınılmaz sonun kapıda olduğunu gösteriyor. İran’ın bu duruma düşmesinin yarım asırlık hikâyesi var. Bunun da nirengi noktası Humeyni Devrimidir. Çünkü Humeyni Devrimi İran’ı âdeta ortadan ikiye böldü. İhtilal sonrasındaki saha temizliğinde on binlerce insan (rakamın üç yüz bin civarında olduğu belirtiliyor…) kurşuna dizildi. Ordu’da görevli olan üç yüz generalin tamamı tasfiye edildi ve bunlardan altmış tanesi kurşuna dizildi. Öyle ki, general kalmadığı için, bir albayı (Albay Karabaki) genelkurmay başkanı yaptılar. Sekiz senelik İran-Irak savaşının başlarında, İran; devrimin silahlı kuvvetlere getirdiği yıkım sebebiyle, çok büyük insan kaybı yaşadı. Öyle ki, henüz on yedi yaşındaki gençleri bile cepheye sürmek gibi bir sıkıntılı dönem geçirdi… İran, başlangıçta toprak kaybedip sonradan geri aldığı savaşta, neticede durumu toparladı. Ancak savaşın getirdiği ekonomik ve sosyal yıkımı bir türlü onaramadı. Hâlâ daha Irak savaşında mağdur olan ailelerin yardım beklentisi var… Diğer taraftan rejimin baskıcı karakteri İran halkının hayat şartlarına fazlasıyla yansımakta ve toplumda ciddi reaksiyonlar baş göstermekte. Uzun zamandan beri, İran toplumunda sonu gelmeyen bir gerilim yaşıyor. İkili sistemden oluşan idari yapıda, esas yetkinin dini hiyerarşide olması, seküler........

© Türkiye