En kritik eşik…
PKK terör örgütünün kendisini feshetmesi ve silahları temelli olarak bırakmasından memnun kalmayanların karın ağrısı devam ediyor… Fesih bildirisindeki bazı ifadeleri öne sürerek, süreci bulandırmaya çalışıyorlar! En önemli ve en kritik eşik, silahların gölgesinin ortadan kalkmasıydı şüphesiz… Ve bu eşik büyük başarıyla aşıldı. Bunu ifade ederken, örgüt militanlarının hâlen elindeki silahları teslim etmediğini unutmuyoruz elbet. Ama esas olan o silahların bir daha kullanılamayacak olmasıdır. İşin püf noktası burada. Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir kararlılıkla, adım adım, bu sürecin emniyetle ilerlemesini yönetti. Daha önce yaşanan acı tecrübelerin de ışığında, bu defa bir yol kazasına mahal vermemek için gereken her şeyi yaptı. Bunu yaparken de, devletin mehabet ve kararlılığını her adımda ortaya koydu. Türkiye bu başarıyı bir başına, başka herhangi bir aktörün dahli olmadan, hayata geçirdi. 52 yıl boyunca ülkenin başına çok büyük gaileler açmış ve Türkiye’yi içeride ve dışarıda müşkül durumlara düşürmüş olan bölücü terör örgütünün kendini feshetme noktasına gelmesinin sebeplerini, önceki iki yazımızda dile getirmiştik. Dört günden beri bu konuda yazılıp çizilen, televizyonlarda dile getirilen pek çok şey var. Bunların içinde iyi niyetli olarak, bazı endişelerini dışa vuran kimselerin farklı fikirleri de elbette önemlidir. Velakin geçmişte de her fırsatta yaptıkları gibi, bulanık suda balık avlamaya çalışan bedbahtların da tam kadro işbaşında olduğunu görüyoruz. Elbette herkes PKK’nın fesih kongresi sonrasında yayınladığı bildiriyi her yönüyle irdeleyebilir… Bu çerçevede PKK’nın Lozan Anlaşmasına ve 1924 Anayasasına göndermede bulunarak, bunun üzerinden Cumhuriyetin ilk dönem politikalarına ve daha sonraki yıllarda vaki uygulamalara eleştiride bulunması şaşırtıcı bir durum değil. PKK’nın doğru-yanlış ileri sürdüğü tezlerin (Ki, bu tezlerin günümüz şartlarında demode olduğu ve işe yaramadığı bizzat Abdullah Öcalan tarafından dile getirildi…) bugüne kadar sonuç........
© Türkiye
