Fatih Sultan Mehmed dünyayı nasıl değiştirdi?
Mahmut Kemal Aydın İhlas Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’un fethi, İslâm âleminde sevinçle karşılanırken Batı’da ise büyük üzüntüye sebep oldu. Ancak büyük fetih, birçok tarihçiye göre coğrafi keşifler çağının fitilini ateşledi. İstanbul'un düşmesinden sonra Bizanslı bilgin ve sanatkârların Batı Avrupa’ya göçü ise Rönesans hareketine taze bir kan sağladı. İstanbul, fetihten sonra hızla İslam dünyasının önemli bir merkezi hâline geldi. İstanbul'un fethi, Osmanlıyı imparatorluk seviyesine taşıdı. İstanbul'un fethinin ve Doğu Roma'nın son bulmasının tesiri, bütün dünyada çok büyük akisler meydana getirmiştir. Avrupa'da korkunç bir felâket olarak kabul edilen ve derin bir üzüntü yaşatan bu hâdise, İslâm âleminde ise sevinçle karşılanmıştır. Mısır Memluklerinin payitahtı Kahire'de yapılan donanma şenlikleri, şüphesiz İslâm âlemindeki en muhteşem İstanbul fethi kutlaması olmuştur. Bu kutlama, Kahire’de günlerce sürmüş, geceler her taraf aydınlatılmış, mehter bölüğü günlerce konserler vermiştir. Memlûk Sultânı, Fâtih’e elçi göndererek kendisini tebrîk etmiştir. İslâm âleminde ve bilhassa Türk Memlûk imparatorluğunun Şam, Halep, İskenderiye vs. büyük şehirlerinde, Fâtih'in daha sonraki zaferleri de şenliklere vesile olmuş ve kutlanmışsa da “Feth-i Mübîn” dolayısıyla yapılan merasimler ve izhar edilen sevinç, diğerlerini gölgede bırakmıştır. Kahire'deki Abbâsî Halîfesi'nin emriyle, câmilerde, Türk şehîdlerinin ruhlarına minnetle duâlar edilmiştir. Bütün İslâm âlemi bu sevinci göstermiştir. Güney Hindistan Sultanı Behmen-Şâh elçiler gönderip, Fâtih'i tebrik etmiştir. İslâm âleminin bu derece sevince boğulmasının en büyük sebebi, Sevgili Peygamberimizin (aleyhisselam) İstanbul fâtihini ve fethi gerçekleştirecek orduyu övmesidir. İstanbul’un fethederek bu övgüye mazhar olabilmek, Müslümanlar için bir ideal olmuştur. Fakat Emevîler ve Abbâsîler, birçok defa teşebbüs etmelerine rağmen bu hedefe ulaşamamış. Bu şeref Türk milletine nasip ve müyesser olmuştur. “Beldetün Tayyibetün” tâbiri bile, ebced hesabıyla, İstanbul’un fethinin hicrî tarihini göstermektedir. Türk tarihçilerin ittifakla bildirdiklerine göre, İstanbul'un fethi, bütün Türk tarihinin en önemli olayıdır. Hatta bu fetih, 1071 tarihindeki Malazgirt zaferini bile geride bırakmıştır.
FETHİN AVRUPA'DAKİ TESİRLERİ
Fetih karşısında Avrupa'nın aldığı durum, Hristiyan Dünyası’nın düştüğü umutsuzluğu göstermektedir. Alman imparatoru Habsburg hânedânından III. Friedrich, Venedik doçu (yani cumhurreisi) Francesco Foscari ile buluşup Roma imparatorluğunun düşmesinin vahîm âkıbetlerini uzun boylu müzakere etmiştir. Derhal fiilî bir mukabeleden âciz bulunan Alman İmparatoru, bu müzakerelerden sonra, teessüründen bir müddet dairesine kapanıp mâtem tutmak ve duâ etmekle vakit geçirmiştir. Alman İmparatoru III. Friedrich, Papa V. Nicolaus'a Fetih'ten 45 gün sonra yazdığı mektupta şöyle demektedir: “Mehmed, çoktandır aramızda hükümfermâ bulunuyor. Türk kılıcı, çoktan beri başımızın üzerinde asılıdır. Karadeniz, çoktan bize kapalı ve Romanya, çoktan Türklerin hâkimiyetindedir. Oradan Macaristan'ı ve sonra Almanya'yı ele geçirecekler ve bu zaman esnasında biz, aramızdaki düşmanlık ve anlaşmazlıkla idâme-i hayata devâm edeceğiz. İngiltere ve Fransa kralları, birbirlerine karşı silâha sarıldılar. İspanya, ancak nâdir anlardadır ki huzura kavuşuyor. İtalya ise, yabancı hükûmetler için yapılan kavgalarla asla sulha kavuşamayacaktır. Eğer ordu ve silâhlarımızı imanımızın düşmanlarına karşı tevcih edebilseydik; ne kadar iyi olurdu. Bu vazifenin ise, Zât-ı Mukaddesleri'nden daha ziyâde kalbimde yer etmiş olduğunu söyleyemem ey Mukaddes Pederim!)” Filhakika 1454'ten itibaren Türklere karşı ele silâh alacak her Hristiyan’ın Papa tarafından, cennet tebşir eden fermanlar ile mükâfatlandırılacağı vaat ve ilân olundu. Papa'nın emriyle, Türklere karşı harbde kullanılmak üzere bütün başpiskopos, piskopos, manastır ve kiliselere vergi konuldu. Üstelik, bütün Hıristiyan âlemine bir “mukaddes harb vergisi” kondu ve bunu ödemekten kaçan her Hıristiyan, Papa tarafından aforoz edilmekle tehdit olundu. Herhangi bir Müslümana silâh, erzak ve her türlü malzeme satan Hıristiyan, en ağır işkencelere........
© Türkiye
