Anadolu’ya kitlesel göçün kısa tarihi... Türkiye’yi bekleyen büyük sosyolojik ve demografik dönüşüm
Yazan: Av. Cihangir Yıldız Hukukçu-Sosyolog cihangir.yildiz@hotmail.com Türkiye’ye 2010 yılı öncesine kadar gerçekleşen dış göç dalgaları uzunca bir zaman dilimine yayılmış olduğundan daha kabul edilebilir düzeyde kalmaktaydı. Üstelik, göçmen sayısının ülkenin toplam nüfusuna oranı düşük kaldığından bu göçlerin sosyolojik neticeleri daha öngörülebilirdi. Ancak, son 15 yıl içerisinde, Orta Doğu ve Orta Asya’dan gelen kişilerin son 2 asır boyunca gelen göçmen sayısını geçmesi sosyolojik, iktisadi ve demografik endişeleri beraberinde getirmiştir. Şüphesiz Anadolu insanının gönlü geniştir. Halkımız, darda kalana yardım etmeyi sever. Ancak, her hususta olduğu gibi düzensiz göç konusunda da aşırılığa kaçmadan, kamu menfaatine uygun davranılması amaca daha uygun olacaktır diye düşünüyoruz. Hızlı ve ani gerçekleşen bu demografik yapı değişikliğinin çeşitli alanlarda yakın-orta-uzun vade sonuçları muhakkak olacaktır. Anadolu toprakları coğrafi konumu itibarıyla önemli bir göç bölgesidir. İnsanlık tarihi boyunca gerek ticari manada gerekse doğal afetler, iklimsel değişiklikler ve savaşlar gibi sebeplerle ortaya çıkan nüfus hareketliliklerine ev sahibi olmuş bir kara parçasıdır. Farklı dinlere ve milletlere ev sahipliği yaparak kıtalar ve medeniyetler arasında köprü vazifesi görmüştür. Mevzuya girmeden önce göç ile ilgili bazı kavramların manalarının bilinmesi faydalı olacaktır. “Yabancı” Türkiye ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişiyi ifade eder. “Mülteci” siyasi düşünceleri sebebiyle takibata uğrayacağından korktuğu için vatandaşı olduğu ülke dışında bulunan ve uluslararası korumadan istifade eden statü sahibi yabancıya denir. “Geçici korunan” kitlesel akınlarda acil çözüm bulmak üzere geliştirilen bir statü olup ülkesinden ayrılmaya zorlanmış ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancılara sağlanan statüyü (Suriyeli göçmenler bu gruptadır) karşılar. “Düzenli göç,” yabancıların, kanuni yollarla Türkiye’ye gelişini, “düzensiz göç” ise kanun dışı yollarla gelişini ifade eden mefhumlardır. Biz bu yazımızda göç ve/veya göçmen tabirini kullanırken düzenli ve düzensiz göç kavramlarıyla birlikte geçici koruma statüsündeki kişileri birlikte kastetmiş olacağız.
ANADOLU’DAKİ BÜYÜK GÖÇ HAREKETLERİ
Evet, bin yıl önce atalarımızın Anadolu’yu fethi ile artan Türk göçleri ve tarihî süreç içerisinde başka etnik-dinî grupların da gelmesiyle birlikte Anadolu’nun nüfusunu artırmıştır. Buna mukabil, savaş, kıtlık ve hastalık gibi sebepler ise nüfusun azalmasına yol açmıştır. Kayıtlı göç tarihine bakıldığında Anadolu’daki göçün izleri yakın bir geçmişe kadar sürülebilir. 1783 yılında Çarlık Rusya’sının Kırım’ı işgaliyle Anadolu’ya kitlesel Tatar göçleri başlamıştır. 19. yüzyıl boyunca devam eden Tatar göçlerini Kafkaslardan Gürcü, Çerkez ve Çeçen göçleri takip etmiştir. Şüphesiz, Osmanlı-Rus Savaşları Kafkaslardan gelen kitlesel göç hareketlerinin ana belirleyicisi olmuştur. Bu göç hareketleri ile Anadolu toprakları, I. Dünya Savaşı’na kadar yaklaşık 1,5 milyon kişi almıştır. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun 1878 yılında Bosna’yı işgal etmesi üzerine Balkanlar’dan Anadolu’ya dört büyük göç dalgası olmuştur. İlk dalga, 1878 yılındaki işgalden hemen sonradır. İkinci dalga 1882 yılında, üçüncü dalga “Dzabic hareketiyle” 1900 yılında olmuştur.........
© Türkiye
