Kürt meselesinde neredeyiz?
DEM’in ve bir ölçüde Öcalan’ın söyleminde barışı öne çıkaran ve yapılmak istenen şeye “barış süreci” adını veren tutum hatalı ve bir temelden mahrum. Ortada birbiriyle eşit statüde olan iki güç yok. Bir tarafta uluslararası meşruiyete sahip ve tüm dünya tarafından tanınan bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti öbür tarafta ise zora ve zorbalığa dayanan ve tüm demokratik değerleri ve süreçleri reddeden bir terör örgütü var. Türk ve Kürt toplumları arasında bir savaş da cereyan etmiyor. Bunun sebebi halkın bu meseleye karşı duyarsız kalması değil; devletin terörle gerekli mücadeleyi yürüttüğüne inanması. İyi ki böyle, aksi takdirde, Türkiye’nin her yeri savaş alanına döner ve kan gövdeyi götürürdü. Dolayısıyla, DEM çizgisi meseleyi Türk halkıyla Kürt halkı arasında bir barış problemi olarak görmekten ve sunmaktan vazgeçmeli. Kürt probleminin kaynaklarından biri demokrasi ve selfdeterminasyon ilişkisinde ortaya çıkmakta. Antidemokratik bir devlette egemenliğin paylaşılmaması otoriteryenliğin bir gereği ve sonucuydu. Türkiye demokratik bir ülke olarak kurulsaydı, demokratik haklara ve süreçlere yer verseydi, egemenlik problemi önemli ölçüde hafiflerdi; çünkü demokraside birey olarak her insan egemenliğin bir parçasına sahiptir ve........