Hukuk ve hukukçuluk
Türkiye’de zaman zaman yaşanan bazı olaylar Türkiye’nin temel problemlerinden birini bütün çıplaklığıyla ortaya seriyor. Hukuk nedir, nasıl oluşur ve hangi fonksiyonları üstlenir? Hukukçunun hukuktaki yeri ve hukukla ilgisi ve ilişkisi nedir? Aslında hukuk ve hukukçuların problemi hayli eski. 1960’larda İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin büyük hocalarından merhum Orhan Münir Çağıl zamanındaki hukuk eğitimini eleştirmiş ve üniversitenin esasen hukukçu değil hukuk teknisyeni yetiştirdiğinden şikâyet etmişti. Aradan geçen zaman içinde işler ne yazık ki birçok bakımdan daha iyiye değil daha kötüye gitti. Hukukçuluk mesleği adına konuştuğunu öne süren bazı kimselerin çeşitli konulardaki yorumları ve aldıkları tavırlar bunun en açık göstergesi. Hukukçuların ilk problemi, hukukun izleri tespit edilebilir ve faaliyetleri gözlemlenebilir bir otoritenin eseri olduğunu zannetmeleri. Bu yüzden, hukuk deyince onlar daha çok hukuk yapıcı otorite olarak bilinen parlamentonun kararlarını anlıyorlar. Fiiliyatta ise daha çok var olan pozitif hukuk mevzuatını hukukun özü ve esası olarak alıyorlar ve her şeye o çerçevede bakıyorlar. Başka bir deyişle hukukta çok sıkı bir pozitivizmin ağına düşüyorlar. Oysa hukuk somut........
© Türkiye
