Peygamberlik Olgusu Üzerine: Tarih, İnanç ve Eleştirel Bir Bakış
İnsanlık tarihinin en etkili figürlerinden biri, “peygamber” olarak adlandırılan kişilerdir. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam gibi üç semavi dinin temelinde bu şahısların Tanrı ile insanlık arasında aracı olduğu inancı yer alır. Ancak tarihsel ve bilimsel açıdan bakıldığında, bu kişilerin gerçekten yaşayıp yaşamadığı, yaşadılarsa ne derece doğru aktarıldığı, hatta kendilerini “Tanrı’nın elçisi” olarak ilan ederken ne tür psikolojik veya toplumsal süreçler yaşadıkları önemli tartışma konularıdır.
Tarihsel Tutarsızlıklar ve Yazılı Kaynak Sorunu
En büyük şüphelerden biri, kutsal metinlerin peygamberlerin yaşadığı dönemlerde değil, yüzyıllar sonra kaleme alınmış olmasıdır.
• Yahudilik’te Tevrat’ın Musa’dan çok sonra, Babil Sürgünü döneminde (MÖ 6. yy) derlendiği kabul edilir.
• Hristiyanlık’ta İsa’nın hiçbir yazılı metin bırakmadığı, İncil’lerin ise onun ölümünden onlarca yıl sonra farklı topluluklarca yazıldığı bilinir.
• İslam’da Kur’an’ın metinleşmesi, Hz. Muhammed’in ölümünden sonra halifelik döneminde gerçekleşmiştir.
Bu durum, peygamberlerin gerçekten yaşayıp yaşamadığı kadar, onlara atfedilen sözlerin ne kadar otantik olduğu sorusunu gündeme getirir. Yazının........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d