MİLLÎ GÜÇLERİN ORTAK DİRENİŞ STRATEJİSİ: SEÇİM GÜNDEMİ DIŞINDA BİR KURTULUŞ PERSPEKTİFİ
Türkiye, tarih boyunca Doğu ile Batı arasında stratejik bir köprü işlevi görmüş; devlet geleneği ve millet bilinciyle şekillenen benzersiz bir coğrafyada konumlanmıştır (Yılmaz, 2015). Bu konum, hem fırsatlar sunarken hem de çok yönlü jeopolitik tehditleri beraberinde getirmektedir (Altunışık, 2018). Son yıllarda yaşanan siyasi, ekonomik ve toplumsal gelişmeler, Türkiye’nin yapısal ve varoluşsal sorunlarla karşı karşıya olduğunu göstermektedir (Öniş ve Yılmaz, 2019). Bu sorunlar yalnızca dış müdahalelerle sınırlı kalmayıp, iç siyasi dinamiklerin etkisiyle daha da derinleşmektedir (Kadıoğlu, 2020). Bu çerçevede, gündemin sadece seçimlere kilitlenmesi, esas tehditlerin gözden kaçmasına neden olmaktadır (Çelik, 2021).
Seçimler, demokratik sistemlerin vazgeçilmez unsurları olarak önem taşımakla birlikte, Türkiye’de seçim odaklı siyasi tartışmalar, daha kapsamlı milli meselelerin önüne geçmektedir (Ardıç, 2017). Mevcut siyasi aktörlerin seçim üzerinden yürüttüğü rekabet, devletin bekası ve milletin birliği için kritik olan sorunları gölgede bırakmaktadır (Kirişci, 2016).
BOP ve Türkiye: Büyük Ortadoğu Projesi’nin İç Dinamikleri
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), ABD ve Batılı güçler tarafından Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da uygulamaya konulan geniş kapsamlı bir jeopolitik stratejidir (Müller, 2009). Bu proje, bölgedeki devlet yapılarını parçalayarak kontrol altında tutmayı ve kaynakları doğrudan yönetmeyi amaçlamaktadır. Türkiye, coğrafi konumu ve bölgesel etkisi nedeniyle BOP’un en kritik ayaklarından biri olarak görülmektedir (Toktaş, 2014). Bu bağlamda, Türkiye iç siyasetinde oluşturulan yapılar ve komisyonlar BOP’un yerel uygulama araçları olarak işlev görmektedir.
BOP kapsamında Türkiye’de yürütülen operasyonların temel hedeflerinden biri, milli birlik ve devlet bütünlüğünü zayıflatmaktır. Bu amaçla, farklı etnik, dini ve siyasi gruplar arasında çatışma ve kutuplaşmayı derinleştiren stratejiler uygulanmaktadır (Altunışık, 2018). Bu durum, hem siyasi sistemde istikrarsızlığa hem de toplumsal çözülmeye yol açmakta, devletin bekasını tehdit etmektedir (Kadıoğlu, 2020). Ayrıca, iç politikada yürütülen bu tür stratejik müdahaleler, dış müdahalelerle birleşince Türkiye’nin iç güvenliği açısından kritik riskler yaratmaktadır (Çelik, 2021).
Meclis’te kurulan BOP Komisyonu’nun (“Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun) faaliyetleri de bu bağlamda değerlendirilmelidir. Görünürde de, bu komisyonda yürütülen çalışmaların, devletin milli dokusuna zarar veren söylemler ve uygulamalar içermektedir . Komisyonun bazı karar ve önerilerinin, BOP’un stratejik hedeflerine hizmet eden iç politika araçları olarak kullanıldığı akademik çevrelerde ve kamuoyunda tartışılmaktadır. Böylece, iç siyasetin belirli kesimlerinin BOP ile örtüşen işlevler üstlendiği ve milli birliğe yönelik tehlikelerin artırıldığı görülmektedir.
Nihayetinde, BOP’un Türkiye’deki uygulama alanlarından biri olarak Meclis içindeki bazı yapılar ve şimdide BOP komisyonu, milli direnişe ve devlet bütünlüğüne yönelik ciddi tehditler oluşturmaktadır. Bu yapılarla mücadele etmek, sadece siyasi değil aynı zamanda stratejik bir zorunluluktur. Türkiye’nin milli güçleri, bu gibi tehlikeleri bertaraf etmek için ortak ve etkili bir direniş stratejisi geliştirmelidir (Taşpınar, 2021).
Meclis’teki BOP Komisyonu’nun (“Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun) Yıkıcı Rolü
Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kurulan BOP Komisyonu’nun (( daha öncede benzerleri var ( “Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” )) resmi adıyla milli birlik ve toplumsal barışı güçlendirme adı taşısa da, uygulamada eleştirilen ve tartışma yaratan birçok yönü bulunmaktadır Komisyonun faaliyetlerinin, milli bütünlüğü zedeleyen söylemler ve bölücü yaklaşımlarla ilişkilendirildiği, kamuda, akademik ve siyasi çevrelerde sıkça dile getirilmektedir . Bu durum, komisyonun asli görevinin, devletin temel yapısını sarsan bir rol üstlendiği yönünde olduğudur.
Bu gibi daga öncede benzerlik gösteren Komisyonların çalışma alanında kimi uygulamalar, devletin resmi politikalarıyla çelişmekte, etnik ve kültürel ayrışmaları öne çıkaran söylemler meşrulaştırılmaktadır (Kadıoğlu, 2020). Böylece, sözde toplumsal birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi hedefi yerine, ayrışmayı derinleştiren bir işlev üstlenmektedir. Ayrıca, komisyonun ABD’nin emri altında ki politikaların bir birimi olduğu ve BOP’un yerel temsilcisi olarak hareket ettiği iddiaları gündeme gelmektedir . Bu nedenle, komisyondaki faaliyetleri, devletin milli kimliğine zarar verebilecek potansiyele sahiptir.
Siyasi arenada bu tip komisyonlarda alınan kararların uygulamaya yansıması, Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından önemli riskler taşımaktadır. Toplumsal kutuplaşmayı artıran kararlar ve politikalar, milli iradeyi zayıflatmakta, devletin birliğini tehdit etmektedir (Demirtaş, 2020). Bu kapsamda, komisyonun faaliyetlerinin ve gelişmelerin milli güvenlik teki güçler ve kamuoyu tarafından denetlenmesi ve ulusal çıkarlar doğrultusunda komisyonun derhal fesh edilmesi elzemdir.
Neticede, BOP Komisyonu’nun ( “Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun) Türkiye’nin milli birliği ve devlet bekası açısından kritik ve düşman bir unsur olduğu açıktır. Bu gibi unsurun ve unsurların , yıkıcı fonksiyonu, milli direniş güçlerinin ortak hareket etmesini zorunlu kılmaktadır . Milli birlik ve devletin korunması için kapsamlı stratejilerin geliştirilmesi şarttır.
Türkiye’de Milli Güçlerin Örgütlenme Zorunluluğu
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu iç ve dış tehditler, milli güçlerin ortak bir direniş hattı oluşturmasını zorunlu kılmaktadır (Demirtaş, 2020). Devletin bekası ve milletin birliği için sadece seçim süreçlerine odaklanmak yetersiz kalmaktadır; bu nedenle tüm milli aktörlerin birlikte hareket etmesi şarttır (Kirişci, 2016). Milli güçlerin örgütlenmesi, toplumun farklı kesimlerinden temsilcilerin iş birliği içinde çalışmasıyla mümkündür.
Özellikle yargıdaki, hapishanelerle ilgili durumlar, tutuklamalar, sosyal baskılar ve ifade özgürlüğü kısıtlamaları, Türkiye’de milli direnişin önündeki en önemli engeller olarak görülmektedir (Çelik, 2021). Bu nedenle, hukuki ve toplumsal zeminde dayanışmayı artırmak ve mücadeleyi ortaklaştırmak gerekmektedir (Ardıç, 2017). Türkiye’nin kurtuluşu, yalnızca siyasi seçimlerle değil, sahada ve toplumun her alanında aktif bir dirençle mümkün olacaktır.
Milli örgütlenme, aynı zamanda devlet ve millet düşmanlarının etkisini kırmak için stratejik bir gerekliliktir (Taşpınar, 2021). Bu bağlamda, farklı sosyal, kültürel ve siyasi gruplar arasında birleştirici ortak paydalar yaratmak, milli direnişi güçlendirecek en etkili yöntemdir (Altunışık, 2018). Ayrıca, bu örgütlenme sürecinde eğitim, kültür ve medya alanlarında milli bilinci yükseltmek de kritik önemdedir.
Kısaca, Türkiye’nin bugün karşılaştığı çok boyutlu tehditler, milli güçlerin tek bir çatı altında toplanmasını zorunlu kılmaktadır (Demirtaş, 2020). Bu ortak hareket, sadece siyasi bir seçenek değil, varoluşsal bir zorunluluktur. Milli direnişin başarısı, Türkiye’nin geleceğinin güvence altına alınmasında temel taş olacaktır.
Seçim Tartışmalarının Ötesinde: Kritik Anlayış ve Eylem Planı
Türkiye’de gündemi belirleyen seçim tartışmaları, devletin ve milletin karşı karşıya olduğu çok daha derin sorunları görünmez kılmaktadır (Çelik, 2021). Seçim odaklı siyaset, kısa vadeli kazanımlara yönelirken, milli birliğin ve devlet bekasının korunması gibi uzun vadeli stratejiler ihmal edilmektedir (Ardıç, 2017). Bu nedenle, seçim süreçleri ve tartışmaları, milli direniş açısından şu anda lüks ve yanıltıcı bir alan haline gelmiştir.
Bu noktada, milli güçlerin öncelikli hedefi, siyasi rekabeti bir kenara bırakıp Türkiye’nin hayati meselelerine........
© Turkish Forum
