menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DÜNYADA ORMAN YANGINLARI VE TÜRKİYE’DE ORMAN YANGINLARI: SORUNLAR VE ÖNLEMLER

10 0
27.07.2025

Orman yangınları, küresel ölçekte doğal yaşamı tehdit eden en ciddi çevresel felaketlerden biridir. Dünya genelinde artan sıcaklıklar, kuraklık, biyokütle yoğunluğu ve insan kaynaklı faaliyetler, yangınların hem sıklığını hem de yıkıcılığını artırmaktadır. Her yıl milyonlarca hektar ormanlık alan yanmakta; bu durum sadece ekosistemlerin dengesini değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve iklimsel süreçleri de doğrudan etkilemektedir[1]. Ormanlar, karbon tutma kapasitesi ve biyoçeşitlilik açısından vazgeçilmez doğal varlıklarımızdır; bu nedenle yangınlar, sadece fiziksel değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma açısından da derin izler bırakmaktadır.

Türkiye, Akdeniz ikliminin etkisi altında olması nedeniyle yüksek yangın riski taşıyan ülkelerden biridir. Özellikle yaz aylarında sıcaklıkların artması, nemin düşmesi ve insan kaynaklı hatalar, yangınların sıklaşmasına ve büyümesine neden olmaktadır. Türkiye’de orman yangınlarının büyük bölümü insan faaliyeti kaynaklıdır: tarla açma, anız yakma, enerji hatlarından çıkan kıvılcımlar ve bilinçsiz piknikler en sık rastlanan nedenler arasındadır[2]. Bu duruma, yetersiz ekipman, koordinasyonsuzluk ve teknolojik altyapı eksiklikleri de eklendiğinde yangınlar kontrolden çıkabilmekte ve geniş alanlara yayılmaktadır.

Ancak Türkiye’de orman yangınlarına ilişkin bir diğer kritik sorun da, yangın sonrası orman alanlarının kaderidir. Anayasanın 169. maddesine göre yanan orman alanları yeniden ağaçlandırılmak zorundadır ve başka amaçlarla kullanılamaz. Buna rağmen, yangından kısa süre sonra bu alanların imar planları değiştirilerek turizm yatırımlarına açılması, ya da maden arama ruhsatlarının verilmesi kamuoyunda büyük tartışmalara yol açmaktadır[3]. Bu uygulamalar, sadece ekolojik tahribatı kalıcı hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda yangınların ardında rant amaçlı çıkarlar olduğu yönünde ciddi şüpheler doğurur. Dolayısıyla bu tür politikalar, kamu güvenini sarsmakta ve çevresel adaletsizlikleri artırmaktadır.

Orman yangınları, tarih boyunca doğal ekosistemlerin bir parçası olmuş; ancak günümüzde insan etkisiyle büyük felaketlere dönüşmüştür. Dünya genelinde yılda ortalama 340 milyon hektar alan orman yangınlarından etkilenmektedir[3]. Bu yangınlar sadece ağaçları değil, aynı zamanda biyoçeşitliliği, toprak kalitesini ve hava temizliğini doğrudan etkilemektedir. Özellikle tropikal ormanlar, karbon yutağı olmaları nedeniyle yangınlardan en fazla zarar gören ve iklim değişikliğini tetikleyen alanlardır[4].

Küresel ısınma, yangın mevsimlerini uzatmakta ve yangınların daha şiddetli geçmesine neden olmaktadır. Örneğin Avustralya 2019-2020 “Black Summer” yangınlarında yaklaşık 18 milyon hektar alan yanmış ve 3 milyardan fazla hayvan etkilenmiştir[5]. Benzer şekilde Kaliforniya, Brezilya, Kanada gibi ülkelerde de rekor düzeyde yangınlar meydana gelmiş, hem doğa hem de yerleşim alanları zarar görmüştür. Bu yangınların ortak özelliklerinden biri, yeterli önlem alınmaması ve yangın yönetim planlarının eksik uygulanmasıdır.

Bazı ülkelerde gelişmiş yangın izleme ve müdahale sistemleri bulunmaktadır. Örneğin, ABD ve Kanada, uydu görüntüleri, drone sistemleri ve yapay zekâ destekli erken uyarı sistemleri ile yangınlara daha hızlı ve etkin müdahale edebilmektedirler[6]. Ayrıca bu ülkelerde yangın sonrası alanların korunması ve yeniden ağaçlandırılması için katı çevre yasaları bulunmaktadır. Avrupa Birliği ise “Yeşil Mutabakat” kapsamında orman yangınlarıyla mücadelede bütünleşik bir yaklaşım geliştirmektedir.

Buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde yangınla mücadelede hem finansal hem de teknik yetersizlikler dikkat çekmektedir. Bu ülkelerde yangın sonrası tahrip edilen ormanlık alanlar sıklıkla imara açılmakta veya tarım ve madencilik gibi ekonomik faaliyetlere yönlendirilmektedir. Bu tür uygulamalar, sadece yangın riskini kalıcı hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda ormanların doğasına aykırı bir şekilde kullanılmasına da neden olur. Türkiye, bu bağlamda dikkatle incelenmesi gereken örneklerden biridir.

Türkiye’de orman yangınları yıllar içinde artış göstermiştir. 2021 yılında çıkan 2.793 yangında yaklaşık 139.503 hektar alan yanmıştır; bu, Cumhuriyet tarihinin en büyük yangın felaketi olarak kayıtlara geçmiştir[7]. Yangınların büyük kısmı Akdeniz ve Ege bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Bu bölgelerdeki bitki örtüsü, sıcak ve kurak iklim nedeniyle yangına oldukça hassastır. Ancak doğal koşulların dışında Türkiye’deki yangınların çoğunun insan kaynaklı olduğu tespit edilmiştir: ihmal, sabotaj, enerji nakil hatları ve tarım faaliyetleri başlıca nedenler arasındadır[8].

Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelede başarısız olmasının en önemli nedenlerinden biri hazırlık ve koordinasyon eksikliğidir. Yangın söndürme uçaklarının sayısının yetersizliği, yangına geç müdahale edilmesi, yerel yönetimlerin........

© Turkish Forum