1 Kasım 2015 seçimleri sonrası, MHP dış destekli bir siyasi operasyonun hedefi haline gelmişti. Kimin dost, kimin düşman olduğunun ayırt edilemediği karmaşık bir süreç yaşanıyordu. Gündüz yanımıza gelip, “Bu ihanete, vefasızlığa, nankörlüğe karşı ne yapabiliriz?” diyenler, akşam bu ihanetin baş aktörleriyle aynı karede poz verebiliyordu.

“Bizde olmaması gerekir” dediğimiz ne varsa, maalesef içimizde yaşanmıştı. Bugün ise o günlerin “Nefes sayan” kalıntıları hâlâ aramızda… Ortak dertleri belli: Siyasi ve kişisel menfaatlere ulaşmak.

O günlerde bir isim vardı… Bedenen aramızda olsa da ruhen çoktan kopmuştu. Ancak hâlâ etrafı kolaçan ediyor, MHP’ye hançer vurmak için uygun anı bekliyordu. Zira onun “ip”ini elinde tutan kişi, herkesin malumu “ablasıydı”.

Kendi sosyal medya hesabında temkinli bir duruş sergiliyor; havayı kokluyor, gelişmeleri dikkatle izliyor, köprüleri yakmıyor, kapıyı çarpmıyordu. Bekliyordu… Aynı dönemde "Mithat Can" adıyla açılmış sahte bir sosyal medya hesabı da vardı. Bu hesap, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye, kadrosuna ve şahsıma yönelik sistemli şekilde karalama kampanyaları yürütüyordu.

FETÖ’nün MHP’yi ele geçirmek için seferberlik başlattığı o günlerde, biz bu hesabı bir FETÖ figüranı olarak değerlendiriyorduk. O dönemde sosyal medya hesabımdan sık sık Türk milliyetçilerini ve Ülkücüleri uyaran paylaşımlar yapıyordum. İşte onlardan bazıları:

Bir gün telefonum çaldı. Zekâsı, dikkati, olaylar arası bağ kurma yeteneğiyle her zaman takdir ettiğim bir büyüğüm arıyordu. Gülerek, “Yıldıray, bir yanıma gelsene, sana bir şey göstereceğim. Fare kapana sıkıştı” dedi. Yanına gittim. Bana, Mithat Can adlı sahte hesaptan yapılan bir paylaşımı gösterdi.

Paylaşımda, bir MHP milletvekilinin taziye........

© Türkgün