Nihat Genç’in ardından helalleşme…
Hz. Ali’nin “Nefesler, ecele doğru atılan adımlardır” sözü, her canlının yaratılış düzeninde karşılaşacağı gerçeği ifade eder. Yeryüzünde ecelden kaçabilecek hiçbir insan yoktur; bunu durduracak Allah’tan başka güç de yoktur.
Kimi erken, kimi geç; herkes bir gün kara toprağa girecektir.
Merhum Necip Fazıl Kısakürek, bu gerçeği dizelerinde ne güzel dile getirmiştir:
“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber…
Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz, müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!”
Herkes bir bir giderken, sıra sana gelmeyecek mi sanıyorsun?
Sana da sıra gelecek insanoğlu, sana da…
Son olarak kara toprağa yazar ve gazeteci Nihat Genç’i emanet ettik. Geçmişte yazdığı yazılarla kalbimizi kırsa da gönlümüzü incitse de gerçekleri altüst etse de ölüm haberini aldıktan sonra onu bize yakışan bir şekilde hayırla ve güzel cümlelerle andık. Sosyal medyada paylaştığım taziye mesajında onun için şunları yazmıştım:
“2008 yılında hakkında yazdığım bir yazımda onu şöyle tarif etmiştim: ‘Nihat Genç, yüreğiyle haykıran bir yazar, gönül adamı… Konuşurken ve yazarken “Aşk Coğrafyası” vatanımızda, milleti için “Veryansın”lar eden, yüreği Anadolu kokan bir kalem. Nihat Genç’in eserlerini takip etmek, bu ülkeye imanla, vicdanla, aşkla bağlı olan herkes için bir gönül vazifesidir.’ Yeri geldi, onunla kalem kavgası ettik. Yeri geldi, karşılıklı gönül kırdık. Yeri geldi, aynı milli duyarlılıkları paylaştık. Eski bir ülküdaşımızdı, fakat ülküleri hep yaşadı, yaşıyor. Ama artık ‘ilahi emir’ geldi; o, bedenen aramızda değil. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.”
***
Bu mesajı paylaşırken, bu yazıyı tarihe not düşmek için kaleme almaya da karar vermiştim. Aslında tedavi olduğu günlerde ortaya çıkan tartışmalara bakarak yazmayı düşünmüştüm. Ancak o günlerde Nihat Genç için sadece duanın etkili olabileceğini hissederek, “geçmiş olsun” mesajımızı paylaşıp acil şifalar dilemiştik.
Nihat Genç’in yoğun bakımda tedavi gördüğü günlerde, kimileri “Sırrı Süreyya Önder’i ekranlarından bir gün olsun düşürmeyenler, hastaneye koşanlar, sağlığı hakkında çeşitli açıklamalar yapanlar, aynı ilgiyi Nihat Genç’e göstermedi” diyerek kıyaslama yarışına girmişti.
Yine elmalarla armutları karıştırma telaşına düşmüşler, bu telaş üzerinden “Terörsüz Türkiye” hedefine yönelik adımları itibarsızlaştırmaya çalışmışlardı.
Hatta MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’yi de bu eleştirilerin odağına yerleştirmişlerdi.
Oysa Nihat Genç’in son dönemde MHP’ye yönelik ölçüsüz ve çirkin içerikli eleştirilerine rağmen, onun sağlık durumunu öğrenen Sayın Devlet Bahçeli, MHP MYK üyesi Prof. Dr. Fevzi Altuntaş’u, Genç’in tedavi gördüğü hastaneye göndererek tedavi sürecinde daha iyi koşullar sağlanmasına dair talimat vermiş ve başka yapılabilecek bir şey olup olmadığını sordurmuştu.
Ayrıca, kendisiyle iki kez telefonda görüşerek “geçmiş olsun” dileklerini iletmiş ve her konuda yanında olduğunu ifade etmişti. Nihat Genç de bu ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirerek teşekkür etmişti. Ancak buna rağmen hasta yatağında bile “Terörsüz Türkiye” hedefi üzerinden MHP hakkında ölçüleri kaçıran, seviyeyi düşüren, gerçekleri tersyüz eden yazılar kaleme almayı sürdürmüştü.
Gelelim Sırrı Süreyya Önder üzerinden Nihat Genç kıyaslamasına… Kimileri, Nihat Genç’in ismini ortaya atarak, Önder’in durduğu siyasi nokta üzerinden ölçüsüz yorumlar yaptı. Acaba Nihat Genç ile Sırrı Süreyya Önder arasında bir dostluk olduğunu biliyorlar mıydı? Bilerek yapıyorlarsa bu ikiyüzlülüktü; bilmeden yapıyorlarsa cahilliği körüklüyorlardı.
Mesela, Genç’in yol arkadaşı Erdem Atay’ın bir programda dediği gibi: “Nihat Genç çok güzel yazılar yazdığında Sırrı Süreyya Önder arardı. ‘Nihat, harika yazı yazmışsın, süper yazı yazmışsın’ derdi.” Yine Soner Yalçın, köşe yazısında şöyle yazmıştı: “Nihat Genç hastaneden taburcu........© Türkgün
