menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Savaş mimarisi ve Türkiye'nin güvenlik yaklaşımı

16 15
28.11.2025

Küresel gündem uzun yıllar boyunca, parçalı krizlerle şekillenirken, günümüz şartlarında tablo değişmiş, artık tek tek bölgesel krizler değil, birbiriyle bağlantılı küresel bir gerilim mimarisi oluşmaya başlamıştır. Pasifik’ten Karadeniz’e, Orta Doğu’dan Kızıldeniz’e kadar uzanan geniş bir hatta güçler birbirini tartar hale gelmiştir. Washington–Pekin rekabeti hızlanırken, Moskova–NATO gerilimi kalıcılaşan bir yöne evrilmiş, İsrail’in Orta Doğu’da takip ettiği saldırgan politika hem bölgesel hem de küresel ölçekli risk ve krizi derinleştirebilecek bir potansiyele erişmiştir.

Bir yandan mevcut savaşların şiddeti ve yayılma potansiyeli giderek artmakta diğer yandan sınırlı çatışmaların yeni savaşları doğurma riski de yükselmektedir. Gümrük tarifeleri ile karşılıklı uygulanan vergilendirmeler neticesinde rekabet kızışırken, iklim krizinin etkileri de somut ve yıkıcı şekilde kendini göstermeye başlamıştır.

Batı-Asya-Avrasya hattında yükselen ABD, Çin ve Rusya rekabeti artık daha görünür hale gelmiştir. Bu üç güç aktörün birbirine karşı yürüttüğü açık bir rekabetin, artık sadece diplomatik alanda değil, ekonomik, teknolojik ve askeri araçlarla yürütülür hale gelmesi de dikkatlerden kaçmamaktadır. Yani 21. yüzyılın soğuk savaşı daha sıcak, daha ekonomik ve daha teknolojik bir biçimde geri dönmektedir.

Pasifik’teki Tayvan gerilimi, dünya ekonomisinin kalbini temsil eden yarı iletken teknolojisinin geleceği üzerinden........

© Türkgün