Ya felaket olsaydı?
Deprem meselesi siyasetin ve her türlü siyasi polemiğin ötesinde can meselesidir. Deprem kuşağında olan ülkemizi depreme hazırlamak beka meselesi olmanın yanında hayati bir ihtiyaç ve zorunluluktur.
Deprem sebebiyle yaşanan can kayıplarına alışmamak için depremle yaşamaya alışacak tedbirler silsilesinin hayata geçmesi gerekir. Depreme hazırlanmak her şeyden önce duyarlılık ister. Devlet kadar milletin, millet kadar da devletin duyarlı olması depreme hazırlanmanın ön şartıdır.
Geçtiğimiz gün Silivri merkezli yaşanan 6,2 şiddetindeki deprem bu ikazı bizlere bir kez daha hatırlattı. Artçı sarsıntılarla birlikte tedirginlik ve korku artsa da can ve mal kaybına yol açacak bir sonuçla karşılaşmadığımız için kendimizi şanslı hissetmeliyiz. Şanslıyız çünkü İstanbul’da yaşanacak olası bir depreme hazırlıklı olmadığımız için işimizin sadece şansa kaldığını söyleyebiliriz.
Depremin şiddetinin daha fazla olması farklı manzaralara yol açabilir ve bizler bugün daha farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik. Bu da şükür sebebimiz…
İstanbul başta olmak üzere Tekirdağ, Yalova, Bursa, Balıkesir, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Kocaeli, Sakarya, Düzce ve Bilecik dâhil 12 ilimizde hissedilen deprem toplamda 26 milyon 650 bin insanımızı doğrudan etkiledi. İnsan gücü yanında ekonominin de kalbi olan bu kentlerin depreme hazırlanmaması demek aynı zamanda Türkiye ekonomisi ve iş gücünün de ihmali anlamına gelir ki olası bir kötü senaryo da bunun anlamı çöküşe eş değerdir.
Can güvenliğinin olmadığı yerde huzur, huzurun olmadığı yerde ekmek, ekmeğin olmadığı yerde de istikrar olmaz. Milli Savunma nasıl huzurlu bir Türkiye için........
© Türkgün
