menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

81 yıldır bitmeyen sürgün: Kırım

29 8
25.05.2025

Biz Kırım’dan çıkkanda/

Kar yağmadı kan aktı…

(Bir Kırım Halk Cırından)

Tam 81 yıl önce, 18 Mayıs 1944 sabahının ilk saatlerinde, Kırım Tatar Türkleri yurtlarından koparılarak insanlık tarihinin en acımasız sürgünlerinden birine maruz kaldı. Stalin liderliğindeki Sovyet yönetimi, Kırım Türklerini topyekûn anavatanlarından silmeye karar vermişti. Bu karar, Nazi Almanya’sıyla işbirliği yaptıkları yönündeki asılsız suçlamalara dayanıyordu. Oysa aynı dönemde binlerce Kırımlı Türk genci Kızıl Ordu saflarında Nazi işgaline karşı vatanları için savaşmaktaydı. 18 Mayıs 1944 günü şafak vakti Sovyet birlikleri, on binlerce silahlı askerle Kırım’daki her Türk evini bastı. Kadın, erkek, yaşlı, çocuk demeden herkes evlerinden zorla çıkarılarak kapalı yük trenlerine tıkıldı. Stalin’in emriyle yaklaşık 183 bin Kırım Tatarı, birkaç gün içinde ata toprağından kopartılarak sürgüne gönderildi.

Kırım Tatarlarını bekleyen sürgün yolculuğu, tam bir insanî trajedi olarak tarihe geçti. Aileler, daha ne olduğunu anlamadan, adeta sardalya balığı gibi hayvan nakliyatına mahsus yük vagonlarına tıkıldı; trenlerin kapıları dışarıdan kilitlenip mühürlendi. Yüzlerce insanın balık istifi doldurulduğu bu kapalı vagonlarda havasızlık, susuzluk ve açlık kısa sürede can almaya başladı. Nikita Kruşçev de yıllar sonra bu vahşeti itiraf ederek, Kırım Tatar halkının yaklaşık F’sının sürgün yolculuğu sırasında veya hemen akabinde hayatını kaybettiğini belirtti. Bu korkunç oran, neredeyse her iki kişiden birinin sürgün yolunda can verdiğini göstermektedir.

Sovyet yönetimi, tüm bu yaşananlara rağmen uzun yıllar boyunca Kırım Tatarlarının vatanlarına dönmesine izin vermedi. 1980’lerin sonunda glasnost ve perestroyka rüzgârlarıyla birlikte Kırım Tatarlarına vatan yolunu açan gelişmeler yaşandı. Sovyet yönetimi 1989’da Kırım Tatarlarının haklı davasını geç de olsa kabul ederek sürgün kararını gayrimeşru ilan etti ve halkın Kırım’a dönüşüne izin verdi. Böylece yüz binlerce Kırım Tatar Türkü anayurt Kırım’a geri dönmeye başladı. Ancak vatanlarına döndüklerinde onları güllük gülistanlık bir hayat beklemiyordu: Eski evleri, köyleri çoktan başkalarına verilmiş; kültürel mirasları tahrip edilmiş, demografik yapı altüst edilmişti. Yıllarca süren mücadeleler neticesinde vatana dönebilen yaklaşık 300 bin Kırım Tatarı, en temel ekonomik ve sosyal sorunlarla (işsizlik, barınma, toprak yetersizliği vb.) boğuşurken bir yandan da nüfusça çoğunluk haline gelen yerleşik Rus idarecilerin ayrımcı........

© Türkgün