Terörsüz bir Türkiye’yi kim istemez?
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin cesur hamleleriyle ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşuyla şekillenen Terörsüz Türkiye süreci, silahların susması, ölümlerin durması, Türk-Kürt kardeşliğinin pekişmesi gibi pozitifliklerin yanında, siyasetteki terör gölgesinin sona erdirilmesi gibi devrim niteliğindeki bir dönemin de başlangıcıdır.
Bugüne kadar terör ve siyaset dendiğinde akıllara gelen ilk siyasi yapı DEM Partisi ve onun öncül siyasi partileri oldu. Belediyelerine kayyum atandı, milletvekilleri terör bağlantıları nedeniyle yargılandı, önceki versiyonları kapatma davalarıyla karşı karşıya kaldı. Ancak mesele sadece DEM ile sınırlı değildi.
Türkiye’de muhalefet içinde terörle arasına mesafe koymayan, hatta terörün varlığını siyasi çıkarları için araçsallaştıran yapılar var. Bunların başında da Cumhuriyet Halk Partisi geliyor.
Terörün tamamen yok olduğu, terör örgütlerinin siyasi bir aktör olarak varlık gösteremediği bir Türkiye’de, CHP ve muhalefet gerçekten bu duruma sevinir mi? Yoksa yıllardır ellerindeki en büyük siyasi kozun kaybolmasından dolayı üzülür mü?
Muhalefetin, özellikle CHP’nin, terörle mücadeleye destek vermek yerine terörün dolaylı kazançlarından faydalanmaya çalıştığı bir gerçektir. Kemal Kılıçdaroğlu, PKK’nın Suriye kolu YPG’yi “vatanını koruyan bir oluşum” olarak tanımlıyordu. CHP’nin genel başkan yardımcıları “Sınırımızda başkası olacağına PYD olsun” diyerek Türkiye’nin en büyük güvenlik tehdidini meşru bir yapı olarak gördüklerini açıkça ilan etmişlerdi. YPG’nin........
© Türkgün
