Kabotajdan sabotaja!
Bir milleti bölmek için illaki sınır çizmenize, harita açmanıza, örgüt bildirisi okumanıza gerek yoktur. Cümle aralarına saklanan ayrıştırıcı niyetler, toplumu birbirine düşürmeye yarayan efsunlu kelimeler kurşundan hızlı ilerleyen bir bölücülük pratiği yaratabilir. 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu ve 100’ü aşkın kişi hakkında başlatılan yolsuzluk soruşturmasının ardından CHP’nin bütün mesaisini bu dile ayırması, doğrudan doğruya toplumsal bir bölücülük operasyonunun konusudur.
Henüz adli süreç başlamadan, hukuk devreye girmeden meydanlara inen CHP, halkı, sanatçıyı, gazeteciyi, esnafı, işçiyi, işvereni “Ya benimsin ya kara toprağın” türünden bir siyasal çizgide saf tutmaya zorladı.
CHP’nin zehirli dili; sağduyuyu, sessizliği, ihtiyatlı bekleyişi bile kendisine tehdit olarak algılayan bir korku mimarisiyle örülüydü. Sessiz kalan sanatçılar hedefe alındı çünkü onların duruşu, kurgulanan tablonun sesini bozuyordu. Tarafsız kalmaya çalışan gazeteciler düşmanlaştırıldı çünkü objektiflik bu düzende cezalandırılması gereken bir sapmaydı.
Toplum, CHP'nin belirlediği çizgiye göre hizaya sokulmak istendi.
Ve bu tehdit dili kısa süre içinde boykotlara dönüştü.
Bu kez hedefte fikir değil, emek........
© Türkgün
