Sessizliğin sesi!
Tarımda her şey değişiyor!
İklim, mevsimler, toprak, tohum ve insanlar…
Tarım politikası, üretim biçimi, üretim deseni, tarımsal yönetim şekli, tarımsal dışalım (ithalat), dışsatım (ihracat), pazarlama, çiftçi ve köylü…
Hatta damak tadımız bile…
Medeni yaşamda meslekler ihtisası, ihtisas eğitimi zaruri kılmıştır. Rasyonel düşünce, eğitimsiz üretimin mümkün olamayacağı varsayımıyla meslekler ve ara eleman ihtiyacına göre meslek eğitimleri planlamıştır.
Bugün ülkemizde de ticaret ve sanayide geldiğimiz nokta, bu konularda gerek okul gerek kurs gerek staj ve meslek içi eğitimlerle iyi-kötü yol aldığımızı görüyoruz. Nasılsa uğraşanı çok diye olsa gerek; tarımda eğitimi hiç düşünmüyoruz.
Maalesef tarıma bakış açımız, toplumumuzda, ziraat mesleğinin en üst eğitimini almışlara bile pek farklı değildir. Bunun en başta gelen sebeplerinden biri ziraat mühendislerinin toplumun eğitim seviyesi düşük ve kalabalık kesimiyle haşır neşir olmasıdır.
Yozgat-Sorgun Eymir Kasabası’nda bir çiftçi çocuğu olarak dünyaya geldim ve bir çiftçi çocuğu olarak, tarımın zorluklarını ve problemlerini Ziraat Fakültesi okulu öncesinde ve sonrasında; teorik ve uygulamasını yaşadıkça hakiki mühendisliğin tarımda olduğunu anladım. Tarımın, toprak, su, gübre, tohum, hava, bitki cinsleri ve bunlarla ilgili pek çok bilinmeyenin çözümü, çok bilinmeyenli denklemlerden de zor bir mühendislik işi olduğunu ayrıca ekoloji, biyoloji ve ekonominin kesişim kümesi olduğunu öğrendim.
Mesleğinin en üst seviyesinde eğitim görmüş ziraat mühendislerinin dahi çözümünde zorlandığı tarımda çalışan, ama bir gün değil, bir saat dahi eğitim görmemiş çiftçilerimizin AB şartlarında, kalite ve miktarlarında üretim yapabilmeleri mümkün müdür?
Ülkemiz ziraat fakültelerinde........
© Türkgün
