menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ruh'a yolculuk

3 0
13.07.2025

O,
Türk tarihinde siyasi ve kültürel önemi olan, Büyük Hun İmparatorluğu’nun bir kanadını yönetirken Çin’in baskıcı politikalarına maruz kaldığında halkını ayakta tutmak ve kimliğini korumak için zorlu bir mücadele ve direniş gösteren, Türk milletinin o "boyun eğmeyen ruhunun" da sembol isimlerinden biri...

“Çin imparatoruna bağlı kal, orada rahat yaşarsın.” teklifine ,
“Benim milletim at sırtında yaşar, otağda oturur, et yer, kımız içer. Demirden kılıç yapar, düşmana karşı koyar. Çinlilerin ipeklisi, sarayı, şarabı bana göre değildir. Ben milletimi çadırda da olsa özgür yaşatırım!” diyerek cevap veren biri...

İşte bu sözler, Türklerin özgürlüğü her şeyin üstünde tuttuğunun en eski belgelerinden biri...

Ve,
O’nun adı Çiçi Yabgu, yani Küçük Yabgu...

Çinliler ona Zhizhi Chanyu diyor, M.Ö. 36'da ise başkent Talas’ı 70.000 kişilik orduyla kuşatıyorlar,ki Çiçi’nin 1.518 adamıyla verdiği o direniş, bugünkü Türk milletinin var olma sebeplerinden de birisi olsa gerek, zira askerlerine yaptığı o tarihî konuşmada diyor ki:

“Boyun eğmeyeceğiz! Zira bu, şan ve şerefle yaşamış olan atalarımıza karşı yapılması mümkün ihanetlerin en büyüğüdür!
Atalarımız bizlere geniş ülkelerle birlikte geleceği de emanet ettiler.
Savaşçı ve süvari hayatımız sayesinde, yabancıları titreten bir millet olduk.
Korumakla vazifeli bulunduğumuz bütün bu emanetleri, âdi bir ömür uğruna harcayamayız.
Hepimizin bildiği gibi savaşta erlerin kaderi ölümdür. Biz ölsek de kahramanlığımızın şanı yaşayacak, çocuklarımız ve torunlarımız diğer kavimlerin efendisi olacaktır!”

Sizce de,

Çiçi Yabgu’nun bu mücadelesi, bir milletin yani Türk Milletinin onurlu bir şekilde hayatta kalma isteğini ortaya koymuyor mu?
Bağımsızlık düşüncesi, Türk devletinin millî politikası olduğu için çoğu zaman Türk milleti olarak ölümü bile göze almıyor muyuz?

Ve,
Çiçi'den
Binlerce yıl sonra,
Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sırasında söylediği “Ya İstiklal, Ya Ölüm!” sözü, bu anlayışın 20. yüzyıldaki bir tezahürü değil midir?

Kısaca,
Türk milliyetçiliğinde ve tarih bilincinde, “bağımsızlık karakterimizdir” cümlesine dönüşen; milletin kimliğini teslim etmeyen, tarih, kültür ve direniş mirasının taşıyıcısı olmuş biri Çiçi Yabgu...

Şimdi soralım:
Boyun eğmeyen o ruhumuz nerede?

Bugün sadece karnı değil, ruhu da aç bir kalabalık mıyız?

Gerçekten Jules Verne Ay’a giderken biz hâlâ özüne varamayan bir millet miyiz?,,.

Devletine biat etmekle milletine sadakat duymak arasındaki farkı karıştıran, itaatkâr olmanın makbul, sorgulamanın "hiç" sayıldığı bir ortamda susturulmuş, bastırılmış bir vicdana dönüşen bir toplum muyuz?

Ve,
Sizce,
O ruh kayıp mıdır ve geri döner mi?

Unutulmamalıdır ki,
"Vicdanı susturulan halk, tiranlığın da ortağıdır.”ki, öncelikle susmaktan, baş eğmekten vazgeçmek gerekiyor. Zira korkuyla büyüyen çocuklardan cesur bir millet........

© Toplumsal