Dünya nereye koşuyor?
Ama ne yazık ki yönünü kaybetmiş durumda. Teknoloji, doğa, güç ve insan arasındaki kadim denge bozuldukça, ilerleme dediğimiz şeyin bedeli de ağırlaşıyor. Artık kimse “nereye gidiyoruz?” diye sormuyor çünkü kimsenin durup düşünmeye vakti yok.
Bir zamanlar insan, anlam arayışında koşardı. Bugünse koşmanın kendisi amaç olmuş durumda. “İlerleme” dediğimiz şey, neyin ilerisi olduğu bile belirsiz bir yarışa dönüştü. Teknoloji insanın uzvuna, bilgi yapay zekânın belleğine dönüştü.Sosyal medyada bir tıklamayla kıtalar aşıyoruz ama yan dairemizdeki komşunun adını bilmiyoruz. Bağlantılar arttıkça bağlar kopuyor, iletişim çoğaldıkça anlam eksiliyor.
Yapay zekâ, dijitalleşme, otomasyon… Her şey değişiyor, ama insanın kendisi nereye evriliyor? Üretim biçimimiz, düşünme tarzımız, hatta duygularımız bile algoritmaların sınırları içinde şekilleniyor. George Orwell’in “Büyük Birader”i artık sadece bir distopya değil; cebimizde taşıdığımız bir gerçeklik. Bilgi çağında yaşadığımızı sanıyoruz ama aslında gözetim çağında nefes........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d