Sülbüs’ün ötesi Cîwarik, kuşatılmış evrenimiz…
Su kadar sevdiğim Peri’nin kadim yoldaşı, zor zamanlarımda Cemine sığındığım Dersim’in bildiğim en aykırı, belki de en inatçı, kendi olabilmiş, kendi yoluna gidebilmiş dağı Sülbüs’ün ötesi güzelim Cîwarik, suyun toprağına nefes, güneşin ise insanına can olduğu köy, dört bir yanı kuşatılmış evrenimizin “bir hırka bir lokma” yaşayan gece yolcularının vakitsiz vurup geçtiği, sonu gelmeyen gecelerime aydınlık veren yıldızların bir bir kayıp gittiği ülkem, her vakit özlemine yandığım tanrıçam. Gözlerimi alamıyorum, dalıp gidiyorum dört bir yanı ardı sıra yükselen dağlarla, birbirini kesen derin vadilerle, ucu bucağı olmayan yaylalarla çevrili, her mevsim kendine yeten, her döngüde üzerindeki canlara, börtü böceğe, kurda kuşa, kelebeğe, çiçeğe, arıya, adını bildiğim bilmediğim her canlıya, hatta her cansıza kendinden veren, bildiğimiz bilmediğimiz varını, yokunu kendinden olduran, her dem umut, her dem nazenin yaşayan vadinin göz bebeği, can Dersim’in gelini, “kilidi kayıp” dağların ruhu kızların, oğulların tapınağı…
Arkamda Sülbüs, önüm Cîwarik, Hormekli bilge adam Bertal Bey’i, Kürtlerin Che Guevara’sı Doktor Şivan’ı düşlüyorum ona bakarken. Vakti gelmeden,........
© Tigris Haber
