SESSİZ TANIK: SESSİZLİK VE AŞK - 6
Aşkın En İnce Dokusuna Dokunan Derinlik
Sessizlik Neden Kaçış Sanılır?
Sessizlik, modern zihnin gözünde çoğunlukla bir terk ediştir, bir arayışsızlık hali. Oysa bu, zihnin kendi sınırlarını tanımadığı, boşluğa yabancı kaldığı ve kendini orada yalnız hissettiği zamandır. Zihin, sürekli dolu olmayı ister; düşüncelerle, endişelerle, hesaplarla… Sessizlik ise onun alışık olduğu bu hareketliliği durdurur ve bu duruş, zihnin en büyük korkusunu uyandırır: “Yokluk”. Kaçış sanılan şey aslında “yok olma” değil, bilinme ve var olmanın başka bir biçimine davettir. Fakat zihin, bu bilinmeyene karşı direnç gösterir; çünkü o, kendini kontrol etmek ve yönetmek ister.
Bu direnç, sessizliği kaçış olarak algılamasına neden olur. Oysa kaçış, sürekli dolulukta da olabilir; sessizlik, gerçek bir yüzleşme ve teslimiyet alanıdır. Sessizliğe adım atmak, en büyük cesarettir; çünkü insan, kendisiyle baş başa kalır, en saf haliyle.
Sessizlik Bir Kaçış Değil, En Derin Aşkın Dilidir
Aşk, kelimelerin ötesindedir. Onun dili, sessizliğin içinde saklıdır. Çünkü aşkın gerçek anlamı, varoluşun özüyle buluşmaktır; bu buluşma ise sessizlikte gerçekleşir. Sessizlik, zihnin anlamsal haritasını aşar, duyuların en ince titreşimlerine açılır. O titreşimde, kelimelerin yetersiz kaldığı yerde aşk parlar; suskunluk, en derin ifadedir.
Sessizlikte, aşk sadece bir duygu değil, bir........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon