SESSİZ TANIK: ARALIKSIZ BİLİNÇ -3
Zihinsel Savaşlar: Düşünceden Kaçış mı, Onun Ötesine Geçiş mi?
Modern farkındalık kültürünün bize fısıldadığı şey şudur: “Zihnini sustur. Düşüncelerini durdur. Sessiz kal.” Bu talimatlar, sanki zihnin bir düşman olduğu, susturulmazsa bizi ele geçireceği fikrine dayanır. Oysa zihin düşman değil, sadece yanlış yerde duran bir yol arkadaşıdır. Sorun, düşüncenin varlığı değil; onun egemenliğidir. Ve onu susturmaya çalıştıkça daha da sesini yükseltir. Çünkü savaş, karşı koyduğu şeyi büyütür. Aradığımız şey bir savaş değil; bir aşma hâlidir.
Düşünce: Varlığın Hizmetkârı mı, Efendisi mi?
Düşünce insanın en eski icatlarından biridir. Bir araç olarak tasarlanmış, yaşamı organize etsin, anlamlandırsın diye. Fakat zamanla araç yer değiştirmiş, dümeni ele almıştır. İnsan artık düşünen bir varlık değil, düşüncenin yürüdüğü bir zemine dönüşmüştür. Bize ait olması gereken düşünceler, bizi ele geçiren bir iktidar hâline gelmiştir. Bu iktidar, özellikle sessizlik anlarında kendini gösterir: durduğumuzda bizi hemen doldurur. Çünkü düşünce boşluk kabul etmez; var olmak ister. Ama onun var........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon