menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KAĞIT TANRISI VE İNSANIN ÇÖPTEKİ TAHTI

11 1
03.07.2025

Hiçbir kuş, nehir kenarında kuru yapraklarla ticaret yapmaz. Hiçbir kurt, karnını doyurmak için domuz resmi basılı bir kâğıdı göstermez. Doğa, kendi döngüsünde her şeyi paylaşarak yürür; fazlalığı saklamaz, açgözlülüğe yer vermez.

Ve sonra sahneye bir canlı çıkar: İnsan. İcat ettiği şey, gerçek olmayan bir ihtiyaçtır: Para.

Başta bir araç olan para, zamanla amaç hâline gelir ve sonunda bir “tanrıya” dönüşür. İnsan bu ‘tanrı’ya taptıkça küçülür. Artık bir evin, ekmeğin, sağlığın, mutluluğun anahtarı insanın kendisi değil; kâğıda yüklenen sahte anlam olur.

Savaşlar artık su için değil, cüzdanlar içindir. İnsanlar ölmüyor, tükeniyor. Bedenleri değil, değerleri çürümüş. Para bir araçken insana hizmet etmeliydi. Ama geldiğimiz yerde insan, o aracın kölesi hâline geldi. Kalpleri çatlatan, toplumları ezen bir silah oldu.

Bugün bir çocuk açsa, nedeni doğa değil; paranın tanrılaştırılmasıdır. Bugün biri üşüyorsa, sebebi kıtlık değil; mülkiyetin kutsanmasıdır. Ve insan kendini değersiz hissediyorsa, bunun sebebi paranın onun önüne geçirilmiş olmasıdır.

İnsanın değeri, bir etikete sığmaz. Bir maaşla indirgenemez, bir kâğıtla ölçülemez. Yaşam, paranın değil, anlamın etrafında dönmeliydi. Ama biz çöplüğe taç taktık ve tahtımıza parayı oturttuk.

Para çoğu zaman alışverişi kolaylaştırmak gibi gerekçelerle tanımlanır. Ancak bu, onun yüzeydeki işlevdir. Gerçekte, çok daha derin bir kopuşun sembolüdür: İnsanın evrendeki yerini unutması.

Evrenin akışkan doğasından kopan zihin, bu akışı kontrol etmek istedi. Bu kopuş, ölçülemez olanı ölçme arzusuyla birleşince para doğdu. Para, insanın evrensel bütünlükten zihinsel ayrılışının bir........

© Tigris Haber