menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DOKUNUŞ ESTETİĞİ: VARLIĞIN DİLİYLE SEVMEK

12 1
10.07.2025

Dokunmak… İlk dildir insanın. Sözcüklerden önce vardır. Bebekken annemizi dokunarak tanırız. Dünyayı ellerimizle, derimizle, kalbimizin kıpırtısıyla öğreniriz. Ama büyürken unuturuz. Öğretilen her “mesafe”, bir dokunuşu eksiltir. Her “mantıklı ol” uyarısı, bir hissi budar. Her “güçlü görün” baskısı, bir teması eritir. Ve biz bir süre sonra, dokunmadan yaşamaya çalışırız. Dokunmadan sevmeye, dokunmadan anlamaya, dokunmadan yürümeye… Ama dokunmadan yürüyen, yaşamı hissetmez. Çünkü dokunuş, bir temastan fazlasıdır. Bir geçiştir. Bir aktarım. Bir devinim. Bir titreşim. Dokunmak: varlığın diğer varlıkla uyumlanmasıdır. Güneş toprağa dokunur ve çiçek açar. Su kayaya dokunur ve biçim verir. Rüzgar ağaca dokunur ve ezgiler çıkar. Sen sevdiğine dokunduğunda, yaşamı çağırırsın. Ve bu estetik, yalnızca fiziksel bir temas değildir. Bakışla dokunmak, sözle dokunmak, sessizlikle dokunmak, varlığınla birini sarmak, yarasına dokunur gibi bir ruha yaklaşmak… Bunlar yaşamın en ince sanatlarıdır. Bunlar, özgürlük kadar zarif, sevgi kadar köklüdür.

Dokunmaktan Korkan İnsan, Yaşamaktan da Korkar

Modern insan dokunmaktan çekinir çünkü açılmaktan korkar. Açıldığında zayıf sanılır, savunmasız hisseder. Ama bilmez ki, en büyük güç, içtenlikle dokunabilmektir. Dokunmayan insan zamanla soğur. Soğuyan insan, enerjisel olarak kurur. Kuruyan insan, sevgiye kapalı hale gelir. Ve böylece yaşamdan geçerken, ne çiçeğe ne insana ne kendine temas etmeden göçer.

Estetik Olan: Sevgide İncelmektir

Gerçek estetik, sevmeyi inceltmektir. Öylece sıradan değil, duyularla… Yüzeyden değil,........

© Tigris Haber