Sırrı Süreyya Önder’in laiklik ve cumhuriyet eleştirisi hakkında
Doğan Göçmen
Sırrı Süreyya Önder’in Cumhuriyet eleştirisini anlamayanların, bunu bir cumhuriyet ve laiklik düşmanlığı olarak algılayanların büyük problemi, şimdiye kadar laikliğin tek biçimini, temsili demokraside uygulanan biçimini tanıyor olmalarından kaynaklanıyor.
Aynı problem onun Cumhuriyete yönelik eleştirileri bağlamında yürüyen tartışmalar için de geçerlidir. Kamuoyunun Cumhuriyete yönelik farklı eleştirilerin birbirinden çok farklı niteliği konusunda yeterince olgunlaşmış bir fikrinin olmadığı, Cumhuriyet eleştirilerin hepsini bir potada eritmeye, hepsine aynı kıstası uygulayarak eleştirmeye çalışıyor olmasında görüyoruz.
Sırrı Süreyya’nın genel fikir dünyası dikkate alınmadan yaptığı bazı açıklamalar, açıklamalarından cımbızlanan tekil cümleler bilinçli ve örgütlü bir şekilde dolaşıma sokularak, Cumhuriyet ve laiklik düşmanı ilan edilmeye çalışılmıştır. Sanki Sırrı Süreyya Cumhuriyete karşıdır, Osmanlıyı ve Abdülhamid’i savunmuştur.
İster Sırrı Süreyya Önder veya bir başka kişilik bağlamında alalım ister onun veya bir başkasının kişiliğinden bağımsız olarak alalım; laiklik ve cumhuriyet tartışması doğrudan demokrasi ve demokratikleşme ile ilgili bir tartışmadır.
LAİKLİK ELEŞTİRİSİ
Laiklik siyasetin, sekülerleşme mülkiyetin dünyevileştirilmesi anlamına gelmektedir. Siyasetin dünyevileştirilmesi, siyasetin meşruiyet kaynağı olarak halka dönemsi demektir. Mülkiyetin dünyevileştirilmesi, büyük mülk sahibi kilesinin ve başka büyük toprak sahiplerinin mülkiyetinin toprak reformu ile halka dağıtılması anlamına gelmektedir.
Temsili demokrasi siyasetin meşruiyet kaynağı olarak halkı belirler, fakat ona siyasetin yönünün ne olması gerektiğini sadece sorar, onu siyasetin, daha geniş tabirle kendi kaderinin öznesi haline getiremez. Temsili demokrasinin halkçılığı “yarı gönüllü” bir........
© Tele1
