Aldanışdan Kurtuluş IV
Yazınsal Akımlar
Yazınsal alana baktık da bir dolu akım görülür, natüralizm… Simgecilik… Gerçeküstücülük… Dadacılık… Yapısalcılık… Yenilikçilik… Postmodern.
Burjuva ideologları, gerçek siz bu akımları överler. Çeviri yoluyla bakımlar bütün dünyaya yayılır. Diyalektik materyalist görüşten yoksun kişiler, kendilerini bu akımlara uyarlarlar. Asım Bezirci bu olgu için şöyle der, “ 1950-60 yılları ilerici Türk yazarları ile özgürlükçü küçük burjuva ve aydınları için varoluşun gereğince gerçekleştiremediği bir baskı ve bunalım dönemidir. Bireyciliği, sıkıntılı, yalnızlığı, umarsızlığı, gerçeküstücülüğü ,usdışlığı besleyen, yoğunlaştıran bir dönem…/işte böyle bir dönemde, insan varlığını yabancılaşması, hiçliğe ve saçmalığa itilmesi, boğucu ve yalnızlığa düşmesi temlerini değişik biçimlerde ve değişik açılarda işleyen J.P. Sarter, A. Camus, S. Beckett, E. İonesco, F.Kafka, S.Kierkegard gibi batılı yazarların dilimize çevrilmesi ve Demir Özlü ile Ferit Edgü gibi yerli yazarların varoluşçuluğa dayanan hikayeler kaleme alması bir rastlantı sayılmamalıdır.”(1)
Türk yazınsal kamuoyu, diyalektik materyalist bilgisinden yoksuldur. Bu bilgisizlik yüzünden Asım Bezirci’nin uyarısı, ne yazık önemsenmedi. Batı burjuvazisinin gerçeksiz akımlarına özenildi. Gerçeksiz yapıtlar üretildi.
Bu Akımların Özelliği
Lukacs, bu akımların ortak özelliğini şöyle gösterir, “Emperyalist dönemin, natüralizmden gerçeküstücülüğe dek hızlı bir arıdılanma biçim içinde birbirini izleyen modern edebiyat ekollerin hepsinin ortak bir özelliği vardır. Bu özellik, realiteyi, yazara ve onun yarattığı karaktere nasıl görünüyorsa(tezahür ediyorsa) aynen öyle algılamaktadır.”(2)
Kapitalizm, değiştikçe yüzeydeki yansımalar da değişir. Burjuva yazınsal akımlar, görünüm algılarına göre “eski”nin yerine geçer. Böylece çeşitli burjuva yazınsal akımlar oluşur. Bu akımların hiçbiri gerçekçi değildir.
Proletkült
Sovyetler Birliği’nde 1917’de kurulan kültür-sanat örgütüne prolekült denir. Lenin üç nedenli bu örgüte karşı........
© Tele1
