menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İklim Yasası’nın ekonomi politiği: İklimi değil sistemi değiştirmek!

27 19
13.07.2025

Günümüzde çoklu kriz (polikriz) yaşamaktayız. (Meraklısı bu köşede bu konuda 17.7.2023 tarihinde yazdığımız köşe yazımıza ‘Küresel riskler: Polikriz ve permakriz’ bakabilir). Bir de bu çoklu krizin perma eşdeyişle yapışkan süreğenlik özelliği var! Bu çoklu kriz bağlamında krizlerden biri de ekolojik krizdir. İklim değişikliği günümüzde ekolojik krize ilişkin risklerin en başında gelmektedir. Hem sağdan hem soldan iklim krizini yadsıyanlar da var elbet! Daha sonra çıkan belgelere göre özellikle sağdaki inkârcılar petrol ve kömür lobisince (Exxon, kömür devi Peabody Energy vd.) fonlanıyorlardı ve parayı veren düdüğü çalıyordu. Doğadaki karbondioksit düzeyinin binlerce yıllık uzun erim incelenmesinde görülüyor ki, son 200 yıllık dönemdeki yükseliş daha önce hiç görülmemiş. Yani bir yeşil kuğu (Kara Kuğu gibi yani!). Bu sorunun küresel olması nedeniyle çözümün de küresel olması gerekmektedir. Gerçi iklim değişikliğine sınıfsal açıdan bakıldığında bu soruna neden olan sistem kapitalizmdir. Sanayileşmiş kapitalist ülkelerin bu krizde birinci dereceden sorumluluğu vardır. Tüketim ekonomisi şeklinde somutlaşan kovboy ekonomisi bireylerin ‘tüketiyorum öyleyse varım’ biçiminde bir sapkın mutluluk anlayışına sürüklenmesine yol açmıştır. Oysa E. Fromm’un ünlü kitabına verdiği isimle anımsarsak ‘Olmak veya Sahip Olmak’ ikileminde yaşam kalitesi sahip olarak değil olarak artırılabilir.

Bu küresel çözüm bağlamında ülkelerarası işbirliği yapılırken ülkeler yeşil dönüşüm ile karbon çıkarımı (emisyonu) düzeylerini aşağı çekmek ve giderek sıfırlamak biçiminde yüklenimlere girmektedirler.

İşte bu nedenle ülkeler çeşitli yasal düzenlemeler hazırlamaktadırlar. Ülkemizde de 7552 sayılı İklim Kanunu 9.7.2025 tarih ve 32951 sayılı R.G.’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu yasa uluslararası anlaşmalardan (Paris Anlaşması, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Avrupa Yeşil Mutabakatı vd.) doğan yükümlülükler ve sorumluluklar gözönüne alınarak hazırlandığı görülmektedir.

YASAYA GENEL BAKIŞ

Bu yasada kimi kavramlar (örneğin net sıfır emisyon, adil geçiş, iklim adaleti vb.) tanımlanmış, kimi kavramlar (karbon kredisi, emisyon ticaret sistemi - ETS -, tahsisat, yeşil taksonomi vb.) yasal dille uyumlu biçime getirilmiş; kimi piyasa temelli enstrümanların da (gömülü emisyon, karbon fiyatlandırma araçları, yutak alan vb.) çerçeveleri çizilmiştir.

Yasada ulusal katkı beyanı, yerel eylem planları, eşgüdüm için kurullar gibi hükümler çevre hukukunda yasal kimliğe kavuşturulmuştur. Hatta ETS ilk kez bu yasayla düzenlenmiştir. ETS’de bir pilot uygulama dönemi belirlenmiştir.

Düzenlemeler çevre hukukunun yanı sıra idare hukuku, enerji hukuku ve ekonomi hukuku alanlarının girişim yaptığı bir alan niteliği taşımakta olup, disiplinler arası bir düzenlemedir. Yetki-sorumluluk dengesi kamu yararı ilkesiyle uyumlu biçimde yapılandırılmaya çalışılmış. Karbon piyasası hukuk devleti sınırlarında kurumsallaştırılmaya çalışılmıştır.

YASA NE GETİRMİYOR VE NE GÖTÜRÜYOR?

Yasada bağlayıcı dönüşüm hedefleri yok! Varsa yoksa emisyon ticareti! Böylece AB Yeşil Mutabakatı (Sınırda Karbon Düzenlemesi) nedeniyle karbon vergisi yüküne maruz kalacak demir-çelik, çimento, elektrik, gübre, hidrojen ve alüminyum sektörlerine kolaylık sağlanmak isteniyor! Eh, emisyon ticareti genişleyince bal tutan parmak yalar elbet! Yasa seragazı emisyonlarının azalmasını sağlayabilir mi? Nerdee? Ülkemiz enerji dışalımına kara sevdalı: gazın yüzde 99’u, petrolün yüzde 90’ı, kömürün yüzde 50’si! Fosil yakıtlardan vazgeçip, yerli ve yenilenebilir enerjiye geçiş ve yanısıra enerji verimliliğine geçiş stratejimiz var mı? Yok, cıs! Sözde Enerji Verimliliği (ENVER) Yasası çıkarttık, ama bir arpa boyu yol gidemedik.

Yasada iklim kriziyle ilgili toplumsal sorunlara yer var mı? Yok, cıs!

Yasanın ülkemizin tarımını olumsuz etkileyerek dışalıma daha fazla bağımlı olmaya neden olabileceğini söylemek hiç de gerçekötesi (post-truth) olmayacaktır. Gerekli yeşil dönüşümü fonlayamadığı için kapanan KOBİ’lerin boşalttığı alanın Çok Ülkeli Şirketler (ÇÜŞ’ler) tarafından doldurularak safkan İngiliz atlarının bizi dörtnala yerli ve milli ekonomi hedefinin tam zıddına götüreceğini söylemek hiç de sanal gerçeklik (VR) sanılmasın, olsa olsa artırılmış gerçeklik (AR) olacaktır!

Toparlarsak ekonomiye tsunami etkisi yapacak bir yasaya benziyor sanki!

MADEN VE ENERJİ TORBA YASASI İKLİM YASASINA KARŞI

Kamuoyunda ‘Süper İzin Yasası’ olarak bilinen ‘Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ yasalaşırsa, İklim Yasası’ndaki kimi hususların köküne kibrit suyu dökecek! Örneğin, sera gazlarının atmosfere ulaşmasını önlemek için yutak alanların (orman, tarım ve sulak alanlar) kullanımı olanağı ortadan kalkacak! Çünkü hem yutak alanlardaki karbondioksiti tutan ağaçlar kesilecek, hem de bu yutak alanları madenciliğe ve farklı endüstriyel projelere açılacak!

Yani ‘kırk katır mı kırk satır mı’ misali!

SAHİ NEYDİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE PARİS SÖZLEŞMESİ?

20 yıldır süregelen tartışmalı ve sonuçsuz toplantılardan sonra 200’e yakın ülke siyasal temsilcileri Paris’te (COP21’de) iklim değişikliği ile ilgili bir sözleşmeye imza atmışlardı. Sözleşme birçok basın........

© Tele1