Cumhuriyet darbe değil devrimdir
Kendisini Dersaadet milletvekili olarak tanımlayan Ahmet Hamdi Çamlı, Cumhuriyete reddiye çıkararak şunları yazmış X hesabında:
“Kadim bir geçmişe sahip Aziz Millet ve Büyük Devlet, kanlı 1923 darbesiyle hesaplaşmadan ve helalleşmeden, Yeni, Terörsüz ve Büyük Devlet yolunda ilerleyemez..!
Bir düdük çalıp, yeni, onurlu ve beyaz bir sayfa açılmalıdır..!”
Kendisini Cumhuriyet öncesi bir dönemin, Dersaadet (İstanbul) mebusu olarak tanımlaması kayda değer bir durum. Belki cevap vermemek de gerekir. Ancak 1876, 1908 ve 1923 için darbe diyen, bunu İngilizlerin ve Siyonizmin eseri olarak gören anlayışa üç beş şey söylemek yerinde olacaktır.
Bunlar İngilizlerin eseri ise, karşısındaki İngilizlerin karşısında olmalı değil mi? İyi de Kıbrıs’ı (1878) da Mısır’ı (1882) da İngilizlere II. Abdülhamit verdi. Tunus’u Fransızlara, Bosna-Hersek’i de Avusturya-Macaristan’a devretti. Şüphesiz II. Abdülhamit, Osmanlı tarihinin önemli padişahlarındandır. Ondan Atatürk’e (Ulu Önder) rakip ve alternatif olarak Ulu Hakan çıkarmak trajikomiktir.
Diğer Dersaadet’ten İngiliz gemisi Malaya’ya binerek, İngilizlere sığınan ve Malta’ya giden Vahdettin’e hiç değinmemesi, İngilizciliği başka tarafta araması tarihi çarpıtmanın ya da yansıtmanın manidar bir örneği.
Oysa tarih süreklilik içerir. Selçuklu da bizimdir, Osmanlı da bizimdir, Cumhuriyet de bizimdir. Biri diğerinin hasmı, düşmanı, rakibi değildir. Tekamülüdür. Eğer Cumhuriyeti reddedip evveliyatına sahip çıkma edebiyatı yapıyorsanız Türk değilsinizdir. Osmanlı döneminde yaşasanız Saraya ibrikçi bile olamazdınız.
Dünyanın hemen hiçbir ülkesinde kurtarıcı ve kurucu babalarıyla bizim kadar kavga eden bir başka toplum yoktur. Aslında tarihimizde çatışmaların, kutuplaşmaların yeri bir hayli önemlidir. İkinci Meşrutiyetten günümüze Türkiye’nin tarihi siyasal cepheleşmelerin tarihidir. Türkiye, toplum olarak cepheleşme yorgunudur; bu, bir tür metal yorgunluğudur. Bütün enerjimizi alıp götüren cepheleşme siyasetini bitirmek zorundayız.
Cumhuriyeti kuran kadro, İkinci Meşrutiyet döneminde yaşanan İttihatçı-İtilafçı cepheleşmesinin zararını Milli Mücadele yıllarında açık bir şekilde yaşadığı için bundan büyük bir ders çıkardı. 1931 yılında yapılan genel seçimler öncesinde Atatürk, seçmenlere hitaben yayınladığı seçim bildirisinde “Yurtta sulh, cihan sulh için çalışıyoruz” dedi. Atatürk, bunu samimi bir şekilde uyguladı da. Dünyada otoriter ve totaliter rejimlerin yükseldiği; Hitler, Stalin, Mussolini, Salazar ve........
© tarihistan.org
