menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İngilizlerin Elinde Oyuncak Olmuş Bir Osmanlı Subayının İhaneti ve Arap İsyanı CAFER EL-ASKERİ

8 10
28.03.2025

İngilizlerin Elinde Oyuncak Olmuş Bir Osmanlı Subayının İhaneti ve Arap İsyanı

CAFER EL-ASKERİ

Babası ve iki kardeşi de Osmanlı Ordusunda askerdi. Babası Kaymakamlık rütbesine kadar yükselmiş ve 93 harbine katılmıştır. Iraklı olan Cafer 1855 yılında Kerkük yakınlarındaki Asker köyünde doğmuştur. İsmindeki “Askeri” buradan gelmektedir. Ataları, bulundukları bölgeye 16. yüzyılda Medine’den gelmişler. Cafer, Musul’da büyür. Babası ve kardeşleri gibi asker olmak için Bağdat’taki askeri okulda eğitim hayatına başlar (1897-1901). Burayı tamamladıktan sonra da İstanbul’a Harp Okuluna devam eder (1901-1904). Mülâzım-ı Sâni (Teğmen) rütbesi ile mezun olan Cafer, Bağdat’taki 4. Ordu’ya tayin edilir.

Osmanlı Devleti’nin eğitim amacıyla Almanya’ya gönderdiği ilk subay grubunda Cafer’de vardır. 1910 Yılında gittiği Almanya’da önce Berlin’de daha sonra Karlsruhe’de Baden Life Alayı’nda kalır. Balkan Savaşlarının başlaması ile 1912 yılında geriye çağrılır. II. Ordu’nun 11. Alayında Bölük Komutanı olarak görevlendirilir. Bu dönemde Enver Paşa ile birliktedir.

Cafer El-Askeri, Birinci Cihan Harbi’nin başlarında Çanakkale’de Boğazlar Komutanı olarak atanan Alman Amiral Guido Von Usedom’un yanında görevlendirilir. Çanakkale Savaşında batırılan Fransız zırhlısı Bouvet ile İngiliz zırhlıları Irresistible ve Ocean olmak üzere nice gemilerin batırılması bu dönemde olmuştur.

1915 Yılına başlarında, İngilizlere karşı Mısır ve Libya’da faaliyette bulunmak üzere Nuri (Kıllıgil) Paşa’nın yanına Kurmay Başkanı olarak Sirenayka bölgesine gönderilir. Burada göstermiş olduğu başarılı faaliyetlerle, bölgenin önde gelenlerinden ve Senusi Tarikatı’nın lideri Ahmet Şerif Es-Senusi’nin takdirini kazanır, kendisine Senusi tarafından Paşa unvanı verilir. Bu tarihten sonra Cafer El-Askeri artık Cafer Paşa olarak anılır. Tabii olarak bu payenin Osmanlı Ordusunda bir karşılığı yoktur.

Cafer Paşa, Nuri Paşa tarafından ihtiyaç duyulan eksik malzemelerin temini için Cemal Paşa’nın yanına Suriye’ye gönderilir. Burada yoğun çaba sarf etmesine rağmen talep edilen bütün malzemeleri imkânsızlıklar sebebi ile temin edemez ve mahcup şekilde Nuri Paşa’nın yanına döner. Osmanlı Ordusu Senusi’lerle birlikte İngilizlere karşı El-Akakir’de şiddetli çatışmalara girerler. Çatışmaların sonucunda Osmanlı Ordusu yenilgiye uğrar, Nuri Paşa geri çekilir, Cafer Paşa ve yanındakiler İngilizlere esir düşerler.

Esaret Cafer Paşa’da bazı değişimlere sebep olur. Bu süreçte İngilizler kendisini ikna eder ve Osmanlı’ya karşı sözde bağımsız Arap devleti kurmak için isyan eden Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal’ın saflarına katılmasını sağlarlar. Cafer Paşa’nın katılımı, isyancıların askeri gücüne çok büyük katkı sağlanmış olur. Neticede kendisi Osmanlı Harp Okulunda yetişmiş, çok önemli eğitimler almış, savaşlara katılıp tecrübeler kazanmış, en iyi komutanların yanında bulunmuş tecrübeli biridir. Konunun bir de İngiliz takipçisi vardır, Lawrence. Cafer Paşa’nın isyancıların safına geçmesinin, kendileri için de çok önemli ve kritik bir gelişme olduğunun farkındadır. Bu ikna sürecinde en önemli rol aslında Cafer El-Askeri’nin arkadaşı ve daha da önemlisi kayınbiraderi olan Nuri es-Said’dir. Cafer Paşa, 1917 yılından itibaren, Osmanlı’ya isyan eden Arap Ordusunun Başkomutanı olur.

El-Askeri’nin saf değiştirmesinin yolunun Almanya’da eğitim aldığı dönemlere kadar gittiği de ifade edilir. O dönemde Alman istihbaratının çalışmaları ile Arap subaylar arasında ayrılıkçı ve gizli bir yapılaşma oluşturulmuştur. Kurucularından birinin Cafer Paşa’nın olduğu ve adını Hizbü’l-Ahd verdikleri bu yapının metot olarak İttihat ve Terakki’yi örnek aldığı söylenir.

Hicaz’da, İngilizlerin desteği ile isyan başlatan Şerif Hüseyin’e........

© tarihistan.org