menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İmralı ve ötesi

18 1
28.11.2025

Diğer

Konuk Yazar

28 Kasım 2025

Resmi adı bile günümüzün Türkiye'si ile çelişen Komisyon’a üye AKP, MHP ve DEM partileri temsilcilerinin kararı ile İmralı’ya giden üç kişilik heyetin raporu herhalde bir şekilde ortaya çıkacak. Ne gibi sonuçlara ulaşıldığını hep birlikte göreceğiz. Ancak en iyi sonuçlarla bile beklenen geniş toplumsal desteğin sağlanması mümkün görünmüyor. MHP dışındaki milliyetçi tabandan gelen partilerin sürece tümüyle karşı görüşlerinin yanı sıra, CHP’nin İmralı’ya gitmeme kararı sürecin bu aşamada toplumsal desteğini zayıflatan bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Uzun yıllardır “Kürt sorununa” en duyarlı parti olarak ortaya cesaretle çıkan ve bu yüzden terörle yan yana getirilen, Kürtlerle kent uzlaşısı altında işbirliği yapan ve özellikle batıdaki kentlerde Kürt seçmenlerden ciddi oy alan CHP’nin bu kararı alması elbette kolay olmamıştır. Ancak gerekçelerine bakıldığında CHP’sine hak vermemek mümkün değildir. Sağduyusu ve vicdanı olan herkes, hukukun göz ardı edilerek CHP’sine yapılan ağır baskıların barış ve demokrasi hedefiyle bağdaşmadığını görecektir. Bu çelişki giderilmeden, hiç değilse iyi niyetli güven arttırıcı adımlar atılmadan İmralı dayatmasının CHP tarafından kabulünü beklemek safdillikle bile açıklanması zor bir tutum olacaktı. Kaldı ki CHP bu koşullarda bile Komisyon’da kalacağını açıklayarak barış yanlısı iyi niyetini göstermiştir.

Bu sürecin mimarı Sayın Devlet Bahçeli’yi çok da eski olmayan tutum ve ifadeleri ile bağlamak istemem. Bu sözleri karşısına çıkarıp bugünkü tutumunu eleştirmeyi doğru bulmam. 23 yıl önce içinde bulunduğu koalisyon hükümetini Öcalan’ın idamı dayatması ile zor durumda bırakan, idam cezasının kaldırılması ve yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis konulmasını içeren Anayasa değişikliğini kabul etmeyen Sayın Bahçeli’deki bu radikal tutum değişikliği henüz tam olarak aydınlığa kavuşmamıştır. Elbette başka nedenler de olabilir ama bana kalırsa Orta Doğu’daki son gelişmeler ışığında stratejik bir karar almış ve Türkiye’nin PKK teröründen arındırılması için Öcalan’ ı muhatap alma gereğini görmüştür. Bunu yaparken de Öcalan’ı taltif eden “kurucu önder” gibi sıfatlar kullanmıştır. Sayın Bahçeli bu girişimine destek olması için ittifak ortağı AK Parti’nin yumuşak karnı olan Cumhur İttifakı’nın sürdürülmesini koz olarak kullanmak yoluna gidebilmiştir., Bu durum Sayın Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” hedefini gerçekleştirme hususundaki kararlığının göstergesi olarak kabul edilebilir. Barış yanlısı bu tutum........

© T24