menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Biat, itaat, gönüllü kulluk…

35 1
07.10.2025

Diğer

07 Ekim 2025

Bir önceki yazı, resepsiyon sırıtması üzerinden biat-itaat meselesi üzerineydi de. Yıllar boyu defalarca yazmışım. Çünkü cumhuriyet, demokrasi, hukuk devleti, insan hakları, hak ve özgürlükler gibi mevzulara girdiğinizde buram buram biat-itaat sorunu kokar. Pis de kokar!

Biat-itaat bir kültür; kültürel dayatma çünkü. İnsanın insanı, sadece bedenen-fiziken değil, zihnen, ruhen ezmesine de dair. Bir nevi şiddettir ve zaten açık şiddet de kapıda bekler, sık sık da içeri dalar, üstüne çullanır.

Çocukluktan, ailede bilhassa babaya ama anneye de itaat sızım sızım işler zihne ve hayata. Otoriteyle tanışırsın; istisnalar hariç. Sonra okul, dayatma tedrisat ve sadece ders veren değil, dersini veren bir disiplin türüyle biat-itaat üretim merkezi olur; o yaşlarda tükenmeye başlarsın; tabii yine istisnai haller olmaz mı hiç!

Ardından işyeri otoritesi, toplumun yarısı için askerlik emir-komutası, profesyonel askerlikte rütbelerle bir alttakine sadece emir vermek değil, onu insanlıktan çıkarma ameliyesi de.

Derken eş ve bilhassa koca otoritesi, siyaset, cemaat, devlet, kolluk, bürokrasi otoriteler sökün eder. Beklenen, hiyerarşideki durumuna göre biat-itaattir. İçine, ruhuna işlenen ise “gücü güçsüzlüğe yetene” olur; boyun eğen eğdirmeye meyleder, biat-itaat bütün bu otoriteleri yeniden üretecek, meşrulaştıracak biçimde “en alttaki”ne doğru bir silsile içinde boca edilir. Hem kul hem formen olma şansı da sunulur.

Militarizmin sürekliliğinde; faşizmin kolayca yükselişinde ve 21. yüzyılda çeşitli biçimlerde dirilişinde, biat-itaat kültürüne dayanması; doğal kimlikleri ötekilere karşı nefretle ve şiddet arzusuyla donatması, biat-itaat etmeyenleri “bir kısım halk desteğiyle” ezmesi ve bunun verdiği “tatmin” de etkili olur.

Aşağıda biat-itaat üzerine daha önce yazdıklarımdan bölümler var. De la Boetie’nin “Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev”inden beri, belki çok daha öncesindeki başkaldırılardan da bu zamana, “boyun eğme-eğdirme” üzerine epey okudum, epeyce düşündüm, yazmışım da. Özellikle, bir özgürlük ve bağımsız düşünme alanı sayılan gazetecilikteki biat-itaat-gönüllü kulluk üzerine de. Tam bir “disiplinler arası” mevzu: Sosyoloji, psikoloji, siyaset, ekonomi… ne istersen!

Biat-itaat düzeninde avantacı olmak, yalaka olmak, yanaşma olmak, güce yamanmak, kudret önünde diz çökmek, kişiliğinin çiğnenmesinden rahatsız olmamak, ranttan janttan banttan nemalanmak caizdir;

Tamahkâr ve günahkâr olmaktan utanmayanlar…

Boyun eğmeyenlere çullanmaktan mı utanacak?

Yere düşmüş işçiyi tekmeleyen danışmandan, “savaş”ta........

© T24