Yeni bir medeniyet prototipi olarak üniversite
Diğer
25 Temmuz 2025
Dünyanın ilk yerleşik üniversitesi Nalanda
Antonio Gramsci “Cezaevinden Defterler” adlı eserlerinde “eski dünya ölüyor, yenisi ise doğmak için mücadele ediyor; bu arada canavarlar ortaya çıkabilir” tespitinde bulunmuştu. Bu tespitin temelleri, yalnızca ekonomik ya da yalnızca kültürel bir yaklaşıma indirgenemez. Gramsci bu geçiş krizini bütünsel (organik) bir tarihsel-toplumsal analiz çerçevesinde değerlendirir. Yani, ekonomik altyapı, kültürel hegemonya, siyasi yapı ve geleneksel otorite biçimlerinin çözülüşü iç içe geçmiş halde ele alınır.
Gramsci’ye göre eski düzenin krizi, kapitalist üretim ilişkilerinin artık toplumun ihtiyaçlarına yanıt verememeye başlamasıyla ilişkilidir. Ancak bu salt bir ekonomik çöküş değildir. Ekonomik kriz, “organik kriz” dediği daha derin bir yapısal krizin parçasıdır.
Hegemonik kriz olarak ortaya çıkan “geleneksel otoritenin çözülüşü”, aynı zamanda geleneksel entelektüel ve kurumsal yapıların (din, aile, eğitim, medya, vb.) otorite kaybını da beraberinde getirir. Eski rejimin temsilcileri meşruiyetlerini yitirir, ancak yerine geçebilecek yeni bir liderlik veya ideolojik yönelim henüz oluşmamıştır.
Toplumsal yaşamın krizi ve “arada kalma” durumu Gramsci’nin “geçiş dönemi”ne yaptığı vurgunun merkezinde yer alır. Ne eski tamamen yıkılmıştır ne de yeni inşa edilmiştir. Bu ara dönemde “canavarlar” dediği şeyler ortaya çıkar: Faşizm, otoriter yönetimler, gerici hareketler vs. Çünkü hegemonik boşluklar genellikle otoriter ya da popülist çözümlerle doldurulmaya çalışılır.
Günümüz itibarıyla bakacak olursak Liberal demokrasinin hâlâ eski dünya düzeninin savunuculuğunu yapmasının temel nedenlerinden biri bilgiyi “ortak bir değer” olarak değil, mülkiyet biçimi olarak görmeye devam etmesidir. Bu, Gramsci’nin hegemonya teorisinin güncellenmiş bir versiyonu olarak da ele alınabilir.
Artık bilgi, fiziksel üretimden........
© T24
