menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bireyin özerkliği, farkındalık ve medeniyet krizi

26 6
09.08.2025

Diğer

09 Ağustos 2025

Bireyin özerkliği, mikro mücadeleler...

Bir birey, kendi özerk kimliğini inşa edemediği zaman, toplumsal dayanışma gibi kolektif oluşumlarda gerçekten verimli olabilmesi oldukça zorlaşır. Çünkü toplumsal dayanışma, bireylerin birbirlerine saygı göstererek, ortak bir amaç için birlikte hareket edebilmeleriyle anlam kazanır. Ancak, kendi kimliğinden, kendi içsel benliğinden kopmuş bir birey, başkalarının hakları ve ihtiyaçlarıyla empati kurma kapasitesini kaybedebilir. Bu durumda, toplumsal ilişkilerde, daha çok bireysel çıkarlarını ve kazançlarını öne çıkaran bir benmerkezcilik ortaya çıkar. Bu da toplumsal yapının zayıflamasına yol açar, çünkü kolektif değerler ve ortak amaçlar yerine, herkes kendi çıkarlarına odaklanır.

Bireyin farkındalığını kaybetmesi, aslında toplumsal ilişkilerde de bir tür “boşluk” yaratır. Farkındalık, kişinin kendi kimliğini ve başkalarının haklarını, duygularını ve ihtiyaçlarını anlamasını sağlar. Ancak birey, sürekli olarak dışsal onay ve kabul peşinde koşarken, bu içsel farkındalığı yitirir. Kendini kaybeden birey, bir grup ya da topluluk içinde varlık gösterirken, sadece dışsal ödülleri ve çıkarları arar. Kolektif bir bilinç, başkalarının ihtiyaçlarına ve taleplerine duyarlı olmayı gerektirir; ancak kendi kimliğini kaybetmiş bir birey, bu duyarlılığı pek geliştiremez. Bunun yerine, bir tür kendi çıkarına hizmet eden, kendini gösterme arayışı daha baskın hale gelir.

Bu da, toplumdaki “bireyci” ya da “birey içinci” eğilimleri besler ve toplumsal dayanışmanın zayıflamasına neden olur. Kişinin, toplumsal bağları, birbirini destekleyen ilişkiler kurmak yerine, sürekli olarak kendini daha iyi göstereceği, başkalarının beklentilerine uygun alanlarda varlık göstermeyi tercih........

© T24