Bu rehine bizden mi, sizden mi?
Diğer
08 Ağustos 2025
Murat Çalık ve annesi Gülümser Çalık
Türkiye, “yeni bir çözüm süreci”nden geçmekte.
Hiç değilse bu defa sonuca ulaşmasını ve kalıcı olmasını diliyoruz, bu uğurda da kalem oynatıyoruz.
Biz azınlığız ama!
Düşünce dünyasının çoğunluğu bu sürece öfkeli!
Evet evet öfkeli…
Sebepler belli ve kısmen anlaşılır.
Kimine göre “AK Partivari bir oyun”, kimine göre de sadece seçim hesapları sebebiyle geçici bir ateşkes hâli veya Anayasa yapmanın ‘barış soslu kandırma’cası.
Bu art niyet ihtimalleri arasında yürüyen sürecin bu süreç hâli bile çok kıymetli aslında.
Çünkü Türkiye’de barış istemek dahi, sadece süreçlerde mümkün!
Özetle…
Tüm olumsuz ihtimaller bir yana, temelinde yatan niyet ne olursa olsun, ortada bir barış ihtimali var…
Olması gereken belli; adeta rehin düştüğümüz bu düzen karşısında tek olmalı/olabilmeli ve olası tüm barış ve uzlaşı tekliflerine yekpare destek verebilmeliyiz.
Fakat mesele Kürt-Türk meselesi olunca demokratik düşünceye ulaşmak da neredeyse imkânsız kılınıyor.
Oysa hepimiz demokrat, hepimiz özgürlükçü, hepimiz insan hakları savunucusu değil miydik?
Gerçekten bazen algılamakta zorluk çekiyor insan.
Zira demokrasiden yana olduğunu iddia eden kesimlerde sürecin etkisiyle yine bir kaynama, yine bir ayrışma, yine “ama”lı cümleler ve asla aynı potada erimeyecek mağduriyet örneklerini karşılaştırma / yarıştırma sevdası!
Aslında çok iyi biliniyor bu ‘demokrasi’ itirazları ama tekrarlayalım…
“Türk Siyasetçiler hapisteyken nasıl barış olur?”
“Murat Çalık’ın annesi, hasta oğlunun peşinde acı çekerek hastane kapılarında bekliyor, böyle barış mı olur?”
“Veysi Aktaş salıverildi ama İmamoğlu hâlâ içeride. Bu mudur Kürtlere adalet sağlayacak zihin?”
Sanırım öncelikle şu hususta anlaşmak gerekiyor; bir ülkede sadece bir siyasi mahpus bile varsa bu her an herkesin aynı statüye uygun görülebileceğinin de habercisidir.
Yok birbirimizden bir farkımız!
Düzen bozuk, düzen yanlış, düzen mağdur etmeye programlı!
Ve bu düzen hepimizin temel sorunu.
Kürtler de 45 yıldır bohçalarına yeni acılar ekleyerek aynı mücadele ile yola devam ediyor. Geçmişten bugüne çok yalnız ve desteksiz, asla gündem olamayan yüzbinlerce mağduriyetten söz ediyoruz.
Oysa o gün -ki çok fırsatımız oldu- zulmedilen Kürde sahip çıksaydık, devletin ‘kafayı taktığını yok edebilme cüretini’ elinden alsaydık bugünleri de ta başından engellemiş olacaktık.
O hâlde ne yapmalıyız; geçmişten ders alıp bugün ayrışmamalı, aksine el........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d