menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İyi olan kazansın!

16 3
02.03.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

02 Mart 2025

Zamanında Hakan Şükür, AK Parti’den istifa edip, bağımsız olarak milletvekilliğine devam edeceğini açıklayınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle demişti: Eğer dürüstse o zaman parlamentodan ayrılır, milletvekilliğinden ayrılır, çünkü bağımsız olarak parlamentoya gelmiş birisi değilsin. Olması gereken şey, aslında işin ahlaki yönü bunu gerektirir. Ama tabii bu, herkese nasip olan bir şey değil.

AK Parti kongresi geçen hafta yapıldı. Altılı masa kontenjanından ve CHP listelerinden Meclis’e giren Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, AK Parti’ye geçti, üstüne bir de Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’na seçildi. Sadece Özbudun mu? İyi Parti’den Dursun Ataş, İdris Nebi Hatipoğlu, Kürşad Zorlu, Seyithan İzsiz, Ünal Karaman, Gelecek Partisi’nden Nedim Yamal, Yeniden Refah Partisi’nden Suat Pamukçu da…

Siyasetin sosyolojisini anlamak için Weber’e bakarız. Çok derine inmeye de gerek yok, Weber 101- Politikacılar kaça ayrılır? 2’ye. Siyaset için yaşayanlar ve siyaset sayesinde yaşayanlar. Siyaset geçim kaynağıysa, hayatında ilk kez böyle bir saygınlık elde etmiş ve sürdürmenin tek yolunun da bu olduğunu sanıyorsa, evet siyaset sayesinde yaşarlar. Siyaset yapmazsa, buhar olup uçacak ya! Geçici işini, mesleği sanıyor. Böyle de bir hayal alemi işte… Siyaset için yaşıyorsa? O zaman durum farklı. Çok değil, az farklı. Bir kere başka bir geliri olması lazım. Ve bir davası olmalı. Yaşamanın ancak siyasetle anlam bulduğuna inanmalı. Hatta o kadar inanmalı ki, ağlamalı, kükremeli, düğün evinin tefçisi, cenaze evinin yasçısı olmalı, önüne çıkanı şapur şupur öpmeli mesela. Şaka şaka… Neyse, bu böyle aynı alem işte…

Parti değiştiren milletvekilleri hep olmuştur. Hatta futbol kulüplerinin transfer dönemini aratmayan bir hızda gerçekleşen milletvekili göçlerini çok gördü Türkiye. Seçmenler sandığa gidip ‘A’ partisine oy veriyor, vekiller bir sabah uyanıp ‘B’ partisinin formasını giyiyor. Sonuçta, siyaset de bir oyun değil mi? Değil. Olmamalı. Ama hukuken mümkün ve hemen her partiden, her dönemden yüzlerce örneği var. Meşrutiyet döneminden beri yaşanıyor. Ama sorumuz şu: Sene olmuş, 2025. Demokraside, haklar, özgürlükler ve aydınlanmada çağ atlamamız gerekirdi. Şu anda seçmen tek yürek olmuş, soruyor: (nereden biliyorsun diyorsanız, hala silmedilerse Özbudun’un SM hesaplarına bir bakın derim) Benim oyumla o koltuğa seçildikten sonra, oy vermediğim partiye geçebileceğini mi sanıyorsun yani?

Elbette sanıyor, sen ne sanıyordun?

Kant ne demiş: Siyasette yılanlar gibi kurnaz olun. Ve güvercinler gibi yanlışsız. Hodri meydan. İyi olan kazansın! Ama önce bir tarafınız belli olsa? Bazen olmuyor. Uluslararası literatürde ideolojik ayrım gözetmeksizin parti değiştiren vekillere mobil deputy yani mobil vekil diyorlar. Özellikle sağ bir partiden sol bir partiye geçerse mesela. Fikri bir temele dayalı olmadığından ahlaki bulunmuyor. Bizim de an itibariyle böyle bir mobil hareketlilikle karşı karşıya olduğumuz şüpheli bile değil bence. Bireysel hak ve özgürlükler açısından bakıldığında, vekillerin parti değiştirmesine sıcak bakan tarafta olabilirsiniz. Haklısınız. Parti içi sorunlar yaşanıyor olabilir, partisinin güncel politikasını beğenmiyor olabilir, tepki oylarına karşı ön alıyor olabilir, çıkar çatışması yaşıyor olabilir, olabilir de olabilir. Burada bakmamız gereken siyasette işlerin nasıl yürüdüğü değil, nasıl yürümemesi gerektiği. İyi ve kötüyü, doğru ve yanlışın ne........

© T24