menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Fenomen olmak ölümcül müdür?

14 1
22.06.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

22 Haziran 2025

Nihal Candan’ın ölümü, son yıllarda yaşanan en çarpıcı dikkat ekonomisi kayıplarından biri. Fenomen kültürünün görünmeyen bedeli: 23 kilo. Bu bir sağlık haberi değil. Bu, hep birlikte inşa ettiğimiz bir sistemin çöküş hikayesi. Instagram'da görünür olmanın hayatta kalma formülü haline gelişi… Kaybolmak için kendini küçültenlerin dünyası...

Hastane odasında, monitörlere bağlı bir hayalet gibi son görüntüsü paylaşıldı sosyal medyada. Tıklandı. Tıklandı. Tıklandı. Tıklandı. Ölümün, içerik değeri var. “Fenomen” dediğimiz insanlar, bizim merakımıza karşılıklar üreten, dikkatimize göre var olan ve beğenimiz kadar yaşayan insanlar. Ve Nihal, tam olarak bu düzenin içinde büyümüş, parlamış, yutulmuş bir karakter. Onun kaybı, bireysel bir trajedi değil; ekranların, algoritmaların, beğeni kültürünün resmi esasen. Çünkü Nihal’in ölümü, bugünün görünürlük rejimiyle kurulan hastalıklı ilişkinin buz gibi bir kanıtı. Bu noktada, bireysel tercihlerle toplumsal yapılar birbirine ekleniyor. Medya düzeniyle, sosyal medya algoritmalarıyla, kamuoyunun tüketim alışkanlıklarıyla örülü çok büyük bir sistemden söz ediyorum.

Ben Nihal ile cezaevi çıkışında bir röportajında denk gelmiştim, şöyle diyordu: Psikolojim o kadar bozuldu ve intihar etmek ile yüzleşemedim ki, orada yemek yemeyerek yok olmayı, küçülmeyi tercih ettim. Bana bu nedenle bu hikaye, zayıf ve güzel görünme meselesi gibi hiç gelmiyor ilk hastaneye düştüğünü öğrendiğimden beri. Yanılıyor olabilirim. Bilemem. Ben Nihal’i değil de, ablası Bahar’ı daha iyi tanıyorum. Görünürlük ekonomisini anlatırken, derslerimde videolarını göstermişliğim var. Akıllı kız, hepimizi trollüyor sanıyordum. Kim kimi trollüyor hikayenin sonunda anladık.

Fenomenlik, uzun süredir bir “ünlü olma hali” değil, bir tür görünür kalma stratejisi. Televizyonun arka planına itilmiş figürler, YouTube’da tutunamayan içerik üreticileri, Instagram’da algoritmaya yenilen mikro influencer’lar… Hepsinin ortak derdi aynı: Görünmez olma-mak. Çünkü görünmezlik, bu düzen içinde ölümden farksız. Sadece ekranda değil; sosyal medyada, magazin sayfalarında var olmak zorunda hissediyor kendilerini çoğu. Yoksa unutulacaklarından korkuyorlar. Ve bu korku, sadece psikolojik değil, ekonomik bir tehdit. Çünkü fenomen olmak, artık bir meslek değil; bütün varoluşunu dijital ortama göç ettirmiş bir yaşam biçimi. Ve bu yaşam biçiminin temel koşulu, daima “kısa kısa” izleniyor olmak. İzlenmek için bedenini dönüştüren, varlığını dikkatle takas eden bir kuşaktan bahsediyoruz. Filtrelerle oynanmış yüzler, planlı kadrajlar, hiç durmadan akan story’ler… Her şeyin bir görsel değeri var. Ama bu görsellik, içeriği değil, bedeni merkeze alıyor. Ve beden küçüldükçe, görüntü keskinleştikçe, kimlik kayboluyor. Ve sonunda geriye sadece izlenmiş, beğenilmiş ama asla gerçekten tanınmamış birileri kalıyor.

Bugünün dünyasında görünmek, sadece var olmanın değil; kabul edilmenin, kazanç sağlamanın ve sosyal bağ kurmanın da temel koşulu. Sosyal medya, bu görünürlüğü paraya çeviren, insanları gerçek meslekleri, uzmanlıkları, kimlikleri önemsizleştirerek, izlenme ve beğeni........

© T24