Muzaffer Akyol ile 'Kainatın Anahtarı'nı konuştuk: Sanatçının çağının tanığı, birinci derece sorumlusu olması gerekir
Diğer
17 Ağustos 2025
Röportaja yarım saat kala “Bir saattir taksi bekliyorum, gelmedi” diyor. “Ben alayım sizi” diyorum. Sokağının ismini bilmiyor, yeni taşınmış. Konum atmayı bilmiyor, belli ki teknoloji dostu değil. Neyse, bir şekilde döne dolaşa arabamla ulaşıyorum. “Ben araba kullanmasını bilmem, ehliyetim yok. Bisiklete bile binmem” diyor. “Yıllar yıllar önce Ağrı’da yedek subaylığımı yapıyordum. Ecevit Başbakan. Ben de hem şairliğini hem kendini çok beğeniyorum. Ona A4 kağıtlarına Ağrı’nın resimlerini yapıp gönderiyorum. O da bana Başbakanlık antetli kağıtlarıyla teşekkür mektupları yazıyor. Tabii herkes görüyor. Askerde itibarım iyi. Mektupları hâlâ saklarım. Askerliğimin bitmesine birkaç hafta kalmış. Amirim, sana bir ehliyet alalım, dedi. Arazide çalışmaya başladım. Ehliyet sınavından bir gün önce yanımda bir er, arazide direksiyon çalışıyorum. Önüme birden bir karaltı çıktı. Kurt mu tavşan mı derken dikkatim dağıldı ve bir hendeğe yuvarlandık. Ben sıkı sıkıya direksiyona yapıştığım için kaburgalarım kırıldı. Yanımdaki zavallı yaralı er ise emir komuta bilinciyle yürüyerek gitti, birliğe haber verdi de hastaneye ulaşabildik. İşte o gün dedim ki ‘Ben araba kullanamam.”
Yanımdaki koltukta oturan, bunları anlatan ressam Muzaffer Akyol. Bodrum Şevket Sabancı Kültür Merkezi’nde kocaman iki kata yayılmış bir sergisi var. Sergi’nin başlığı ‘Kainatın Anahtarı’. Küratörü kendisi.
Muzaffer Akyol bu yıl 80 yaşında. Trabzon’da doğmuş büyümüş. 9 kardeşten biri. Trabzon’da Öğretmen Okuku’ndan mezun olduktan sonra Istanbul’da o zamanki Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisi olmuş. Şiir yazıyor, kitap yazıyor. İstanbul, Beyoğlu Asmalımescit’te önce resim karşılığı kira ödediği sonra satın aldığı birkaç katlı evini müzeye çevirmiş, orada yaşıyor, çalışıyor. Eşi 10 yıl önce vefat etmiş. Bir oğlu Umut ve bir kızı Gaye Su Akyol var.
Sohbet ediyoruz: “Kainatın Anahtarı kimde? Sizde mi?”
“Önce nereden çıktı bu kainatın anahtarı, diye başlayalım. Elinizde bir güç olsa ne istediniz, diye ortaya bir soru atıldı. Herkes bir şeyler söyledi, sıra bana geldi, ben kainatın anahtarını isterim, dedim. Evrenin var olduğu günden bugüne kadar insana dair bütün gizli saklı kapıları açmak, keşiflerin, icatların formülleri ile kapıların ucundaki ışıkları görmek, insan trajedyalarına bulunan çarelere ulaşmak, doğanın, bütün canlıların korunmasını sağlayabilmek, özetle yaşanabilir bir dünyanın enerjisini bütün galaksiye yaymak fena mı olurdu? Bir........© T24
