menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yoksa bir kadın mı başkan oluyor?

12 8
08.05.2025

Diğer

Konuk Yazar

08 Mayıs 2025

İsviçre’ye ilk ve -geçen haftaya kadar- son kez 2002’de dünyanın en büyük bankacılık konferanslarından biri olan SIBOS’a katılmak üzere gitmiştim. Tabii bütün günler toplantılarla geçmiş, sınırlı serbest zamanlarda da Cenevre’yi keşfetmeye çalışmıştım. Doğal olarak çok güzel, çok temiz ve düzenli, ortalama nüfusu oldukça yaşlı bir ülke olarak kalmış aklımda. E tabii ben de o zaman daha kırklı yaşların başındaydım… Kayakçı falan biri olmadığımdan bir daha da yolum düşmedi, ta ki geçen haftaya kadar.

Efendim bu seyahatin uzun bir geçmişi var aslında. 19 yıl çalıştığım banka Fransız Alman Türk ortaklığıydı ve kuruluş sözleşmesi gereği Genel Müdür yabancı idi. İki yabancı ortak olunca da genel müdürlerin biri gider biri gelirdi -sırayla bir Fransız bir Alman. İşte bu genel müdürlerden son 2 tanesiyle dostluğumuz hâlâ sürmekte, hem de banka kapanalı 20 yıl olmasına rağmen.

Aslen İsviçreli olan Rolf Bey bize memleketi Appunzell’de doğrudan demokrasi olduğunu anlatmıştı. Her yıl Nisan ayının son Pazar günü, oy hakkına sahip kanton ahalisi kasabanın meydanında toplanır, hem yöneticileri seçer hem de kanun değişiklilerini vb. oylarlarmış - ellerini kaldırarak üstelik… yani hem doğrudan demokrasi hem de açık oylama! Gel de merak etme…

Geçen yıl Gümüşlük’te mutad buluşmamızı yaptığımızda Rolf Bey ve sevgili eşi Lamia beni yine davet ettiler ve 2025 Nisanı için sözleştik. Bu yıl Landsgemeinde yani bu kantonal genel kurul toplantısı 27 Nisan Pazar gününe denk düşünce, tam da depremin ertesi günü Zürih’e uçtum. Oradan bir saatlik tren yolculuğu ile Gassau tren istasyonu ve sapsarı çiçeklerle bezenmiş inanılmaz bir yeşil, şahane dağlar, besili inekler arasından yaklaşık yarım saatlik bir araba yolculuğundan sonra eve vardık. Gerçekten Heidi’nin evindeydim galiba ama şükür ki hala ayakkabılarım vardı! (Tatlıların tatlısı Heidi’nin gerçek hikayesini hala duymayan kaldıysa buraya bir link bırakayım.)

Malum İsviçre federal bir devlet, 26 kantondan oluşuyor ve 4 resmi dil var. Appenzell hala doğrudan demokrasi uygulanan iki kantondan biri ve galiba en küçük kantonmuş. Epi topu 16 bin nüfusu var; bunun yaklaşık 12 bini oy kullanma ehliyetine sahip ve Landsgemeinde’ye 4 bin civarında katılım oluyormuş. Bildiğiniz üzere İsviçre kadınlara en geç seçme seçilme hakkı veren ülkelerden biri; kadınlar ancak 1971’de bu hakka kavuşmuş ve fakat Appenzell bunu da erken bulmuş! 1991 yılına kadar Landsgemeinde’ye sadece erkekler katılabiliyormuş. 1990’da iki kadın federal mahkemeye başvurmuş da nihayet mahkeme federal kanunlara uyumsuzluk nedeniyle kadınlara bu hakkın verilmesini karara bağlamış. Rolf Bey'in söylediğine göre erkek ahali bu durumdan hiç hoşnut kalmamış; hatta bundan böyle Landsgemeinde yapılmasın diyenler bile çıkmış. Sonradan biraz araştırınca sadece kadın hakları değil her konuda epeyce tutucu olduklarını öğrendim: 2009’da İsviçre genelinde yapılan ‘Minareler Yasaklansın mı’ referandumunda yüzde 71 ile en yüksek yasakçı oy Appenzell’e aitken, 2021’de eşcinsel evlilik referandumunda da en düşük kabul oyu yine buradan çıkmış.(1) Şaşırmadım desem yalan olur; sokaklardaki insanlar........

© T24