Diğer

26 Ekim 2025

Cumhurbaşkanı adayımız siyasal tutsak İmamoğlu’na bu defa casusluk (!) suçlaması yöneltilirken dış politikaya ilişkin aklı başında söz söylemeye çalışmak: Bu ikisinin bir arada olması ancak gezi amacıyla cumhurbaşkanının uçan sarayına doluşup, sırası gelince önüne konan soruyu okuyanlardansanız size mümkün gözükebilir. Oysa, üzerine konuşulup, birbirleriyle bağlantıları, çağrışımları üzerinde durulacak konu çok.

KKTC’de Tufan Erhürman görkemli bir seçim zaferi kazandı. Üreticilerinin gayretkeş pazarlamacılığıyla Katar’dan 24 adet elden düşme Eurofighter alınacağı anlaşıldı. Gazze’deki yarım yamalak ateşkese “Filistin kurtuluyor” kisvesiyle imza konuldu. Suriye’de tam da sınırımızda Özbek savaşçıların (“Ghuraba”) desteğe koştuğu Fransız-Senegalli Omar Omsen denetimindeki cihatçı kampına Şara operasyon düzenledi. Rus petrolüne Trump yaptırımları Çin ve Hindistan’ın alımını duraksattı.

Böyle durmadan akan gelişmeler ite dürte iktidarı nihayet aklın yoluna sokar izlenimi veriyor. Ancak, bu ilk izlenimin de son tahlilde yine yanıltıcı olabileceği ihtimali halen baskın. Neden?

CHP ülkemizin birinci ve ana muhalefet partisi. Uluslararası bağlam tek adam rejiminin hoyratlığına uygun. Anti-demokratik uygulamalara Batı, ABD ve AB ülkeleri jeostratejik öncelikler gerekçesiyle, bırakın eleştirel yaklaşmayı kaş dahi kaldırmıyor. Üstelik, dünya çok kutuplu değilse de Batı’sız bir küresel düzen veya denge arayışında.

Bu durumu fırsat bilen iktidar hepten umarsızca, tümüyle hukuksuz biçimde üzerimize çullanıyor. Bakın son olarak Körfez dönüşü uçakta Erdoğan kendini Cumhuriyet savcısı yerine koyarak “biz kendimizden eminiz, kendimize güvenimiz sonsuz ve çalışmalarımızı da bununla ilgili yapıyoruz” bile diyebiliyor. Dolayısıyla, bu iktidarın dış politikada aklın yolunu bulduğunu, içeride de “barış ve demokrasi süreci” yürüttüğünü ve oradan bir hayır çıkma ihtimalini ileri sürmek epey tutarsızlık içeriyor.

Yukarıda Ukrayna, aşağıda Suriye ve Gazze, çaprazda İran, doğuda Ermenistan-Azerbaycan meseleleri dururken, AB üyeliği hedefini çoktan hasıraltı etmiş bir Türkiye var. Ve dün ne dediğiyle, bugün ne dediği ve hele yarın ne diyeceği tümüyle belirsiz bir Trump. Daha ne olsun?

Bu arada, nasılsa medyanın yüzde 90’ı da kamu kaynaklarınca hortuma bağlanmış. Kalan........

© T24