'Barış Süreci’nin en büyük engeli bilinçli olarak yaratılan kafa karışıklığı
Diğer
15 Temmuz 2025
Alp Altınörs (solda) ve Günay Kubilay
Örgüt’e ait bir grubun silah bırakma/yakma töreninin ardından, Erdoğan’ın Türk-Kürt-Arap İttifakına ilişkin olarak yaptığı ve “tarihi” olarak değerlendirilen açıklamalar yoğun tartışmalara neden oluyor. Çünkü Erdoğan bu açıklamasında bir üçlü kimlikten oluşan yeni bir tarihsel ittifaktan ve onun Orta Doğu coğrafyasında kuracağı yeni hegemonyadan söz ediyor.
Öncelikle, yeni barış sürecine başından bu yana bilinçli ya da bilinçsizce karşı çıkan azımsanamayacak bir kesim var. Daha ziyade Ulusalcıların, Kemalistlerin bir kesiminden ve Zafer Partisi ve İyi Parti’nin üst yönetimi ve takipçilerinden ve CHP’nin bir kısım tabanından oluştuğu gözlemlenen bu kesime göre, silah bırakma yalan olduğu gibi barış da gereksiz.
Aslında onlara göre “teröristlerle barış yapılmaz”. Barış süreci Büyük Orta Doğu Projesi’nin güncellenmesiyle ilgili ve arkasında ABD ve İsrail gibi dış güçler var. Bu anlamda devlet de barış sürecini başlatarak terörizme ve onun arkasındaki emperyalist güçlere ödün veriyor.
Bu bakış açısı yeni değil. Kutuplaştırmadan, milliyetçilikten, militarizmden ve savaşlardan beslenen kesimlerin kolay kolay barışı isteyebileceklerini düşünmek safdillik olur. Çünkü bu ve benzeri yaklaşımların varlık nedeni zaten Kürtleri hedef tahtasına koyan savaş çığlıkları. Ayrıca bu kesimden bazıları rasyonel düşünmeye pek de yakın olmadıklarından komplo teorilerine çok itibar ederler, bu teorilerin etkisiyle davranırlar ve adeta bir akıl tutulması içeren komplo teorilerini servis etmekten ve yaymaktan da çekinmezler.
AKP-MHP İktidar Bloku (Cumhur İttifakı) ise 2015 yılından bu yana iş başında. Adım adım ülkeyi önce otoriter, ardından da totaliter bir rejime doğru sürüklüyor. Hukukun üstünlüğüne, Anayasa’ya, yasalara ve insan haklarına ve özgürlüklerine en ufak bir saygıları yok. Ülkeyi demir bir yumruk altında yönetmek ve ilelebet iktidarda kalmak istiyor.
Ancak Suriye’nin Colani Güçlerince (İktidar Blokunun desteklediği) ele geçirilmesi, buna karşılık İsrail’in ABD’nin desteğiyle Filistin ve Suriye’de ele geçirdiği yeni mevziler ve İran’ı bombalaması İktidar Blokunu düşündürmeye başladı.
Çünkü kendisi bir süredir alt-emperyalist bir strateji izleyen ve Orta Doğu coğrafyasını buna göre yeniden şekillendirmek isteyen Devlet, son Suriye savaşından bazı yandaş Türk müteahhitlere büyük ihaleler almak dışında, somut bir kazanım elde edemedi. Oysa Türkiye sermayesinin yeni enerji kaynaklarına ve pazarlara ihtiyacı olduğu çok açık.
İktidar Bloku içinde bu durumu en iyi okuyan, aynı zamanda devletin bir kanadını da temsil eden MHP lideri Bahçeli oldu ve Kürtleri risk unsuru olmaktan çıkartan adımları attı. Erdoğan zaman zaman buna karşı çıksa da kabullenmek durumunda kaldı.
Ayrıca AKP’nin uzun zamandır yeni bir hikâyeye ihtiyacı var. Şu ana kadar anlattığı hikayeler miadını doldurdu. Yeni hikâyeler olmadığında efsaneler çöker ve isyanlar........
© T24
