menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sembolik seçimli otokrasi yolunda, Özgür Özel’in toplumla dayanışarak önleyici liderliği…

43 1
05.04.2025

Diğer

05 Nisan 2025

Fotoğraf: Özgür Özel, Maltepe'deki Ekrem İmamoğlu’na Özgürlük Mitingi'nde (Kaynak: CHP Basın)

İsveç Göteborg Üniversitesi bünyesindeki V-Dem Enstitüsü’nün 2025 Raporu, ‘demokrasi adına’ iyi şeyler söylemiyor. 21. yüzyılın başından beri ilk kez otokrasilerin sayısı demokrasileri geçti. Dünya nüfusunun yüzde 72’si tam demokrasi olmayan ülkelerde yaşıyor. Bu oranın içinde Türkiye de var. Rapora göre Türkiye, Hindistan, Endonezya ve Pakistan gibi ülkeler uzun süredir ‘seçimli otokrasiler’ başlığında sınıflandırılıyor.*

Aslında 19 Mart’tan, yani ana muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltı-tutuklama sürecinden beri konunun ‘seçim kısmının da’ artık ‘iktidarın istediği adayla’ ve ‘iktidarın istediği muhalefet dizaynında’ yapılmak istenmesi noktasına gelindi. Seçimlerdeki adayların ve muhalefetin, aktör değil sembol hale geldiği ‘sembolik seçimli otokrasi...’ (Seçimli otokrasi, rekabetçi otoriterlik olarak da tarif ediliyor.)

6 Nisan’da yapılacak CHP Kurultayı öncesi delegelere mektup gönderen İmamoğlu daha önce de yaptığı gibi bu durumu şöyle tespit ediyor:

"Bu kuşatma hukuk ve demokrasiye bağlı olmadığını açıkça ilan eden, kendisini devletin sahibi gören baskıcı bir iktidarın kuşatmasıdır. Bu iktidar, karşısında rakip aday istemiyor, rakip parti istemiyor, serbest ve adil seçimler yapılsın istemiyor. Tek dertleri var; ekonomiden sağlığa, eğitimden adalete kadar her alanda ülkeyi felakete sürükleyen tek adam sistemini ayakta tutabilmek... Fakat hiçbir baskıcı sistem, millete rağmen ayakta kalamaz."

Seçimlerin ‘sembolik hale getirilme’ çabasının elbette iki de deneyimlenen durumu var. Birincisi 2017 referandumundaki YSK’nın mühürsüz zarftaki oyları kabul edişi. Ve ucu ucuna bugünkü sisteme ‘atı alanın Üsküdar’ı geçişi tanımıyla’ varış. Diğeri 2019 İstanbul belediye seçimlerinin yenilenmesi.

Tabii öte yandan el değiştiren/değiştirilmesi için baskı uygulanan medya kuruluşları, üstelik bunların bir kısmının kamu bankaları yoluyla alınması, finansal sürdürülebilirlikleri için kamu şirketlerince verilen ‘reklamlar’ vasıtasıyla kollanmaları, neredeyse tamamı iktidara yakın hale gelmiş düzende ‘adil seçim’ kavramının uzun süredir zedelenmiş olması da eklenmeli. 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Kandil’dekilerle video çekimleri var’ dezenformasyonunun yaygınlaşması yakın tarihteki en kritik örnek oldu.

Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun bugüne kadarki uygulamaları dışında gündeme gelen yeni yönetmelik........

© T24