menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İmamoğlu’nun tutuklanan kampanya direktörü Necati Özkan: Açık hava reklamcılarının tutuklanmış olması, bende erken seçime yaklaştığımız duygusu uyandırıyor

42 1
24.04.2025

Diğer

24 Nisan 2025

19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte tutuklanan isimlerden biri de seçimlerdeki kampanya direktörü Necati Özkan. Kendisi son yıllarda yönettiği seçim kampanyaları ile biliniyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun İBB adaylık kampanyasını, CHP’nin yerel seçim kampanyalarını ve İmamoğlu’nun kampanyalarını yönetti. Sadece Türkiye’de değil Kazakistan, Gürcistan, Macaristan gibi ülkelerde de bu alanda danışmanlık yaptı. Özkan’ın gözaltına alınmasından tutuklanmasına kadar kendine yöneltilen ithamları ve yanıtlarını okudum. Bunlardan sorular çıkarttım, günlük siyasi gelişmeleri de ekleyerek avukatları vasıtasıyla kendisine ilettim. Kendisine yöneltilen sorularda özellikle ‘açık hava reklamcılığı-bilboard’lar ile ilgili olanların fazlalığı dikkatimi çekti. Özkan’a bu konuda yönelttiğim soruya şu yanıtı aldım:

“42 yıllık meslek hayatımın başından beri siyasi iletişim alanında çalışıyorum. Her seçim kampanyasında billboardları yoğun biçimde kullandım. Şöyle bir şiarla ‘Açık havada gözü olmayanın siyasette izi olmaz.’ Çünkü görünürlük kredibilite demektir. Görünür olan makul olur. Bu operasyonda açık hava reklamcılarının tutuklanmış olması bende erken seçime yaklaştığımız duygusu uyandırıyor. Zira AK Parti açık hava reklamlarına her zaman en çok yatırım yapmış bir anlayışı temsil ediyor. Rahmetli Erol Olçok, AK Parti kampanyaları için büyük bütçe kullanırdı ve bu yüzden açık hava sektörüne de girmişti.”

2019 yerel seçimlerinde İmamoğlu’nun İstanbul’u kazanmasının ardından yazdığı ‘Kahraman’ı Yolculuğu’ kitabının devamında, yeni durumu ‘tuzağa düşürülen kahramanın uçuruma düşmesi’ olarak tarif ediyor. Ve ekliyor: “Ekrem İmamoğlu başkalaşıyor bir yandan. Yerel siyasetçilikten ulusal siyasetçiliğe ve devlet adamlığına terfi ediyor. Ve artık çok güçlü bir “yeni yardımcısı” var: Yeni nesil gençler ve millet. İmamoğlu, ülkenin en güçlüyardımcılarıyla yoluna devam edecek. Er ya da geç…”

Necati Özkan’a gönderdiğim sorular ve verdiği yanıtlar şöyle:

-19 Mart 2025’te gözaltına alınmanızdan tutuklanmaya kadar geçen süreçte size; kollukta, Cumhuriyet Savcılığı’nda yöneltilen soru ve ithamları, tutuklamaya sevk yazısını, İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki sorgu zaptını, tarafınıza isnat edilen suçlamalara yanıtlarınızı okudum. Yanıtlarınızı da gördüm. Bu arada bu belgelerde sizinle ilgili MASAK tespitleri-soruları ile HTS kayıtlarını da inceledim. Sorularımın bir kısmı bununla ilgili olacak. Ancak gözaltı ve tutuklama öncesi süreçle ilgili bir sorum var. Süreç başlamadan önce banka hesaplarınıza ve taşınmazlarınıza tedbir konulduğunu öğrenmiştiniz. O günlerde konunun ‘Ekrem İmamoğlu ile hareket eden yakın çevresinin’ tutuklanmaya uzanacak bir siyasi sürecin parçası olduğunuzu biliyor muydunuz, tahmin ediyor muydunuz?

2024 Ağustos ayından itibaren iktidarın niyeti belli olmaya başlamıştı. Hatırlanırsa, yeni yargı yılı başlayınca uzun süredir bekletilen “Ahmak Davası” ile ilgili Bölge Adliye Mahkemesi kararının geleceğine ilişkin haberler yayımlanmaya başlandı. Bu konuda Sn. Ekrem İmamoğlu ve CHP sözcülerinin yaptığı açıklamalar ve atılan adımlar o kararın açıklanmasını durdurdu.

Ancak bu arada CHP’li belediyelere ilişkin SGK borçları ile ilgili iktidar adımları da başlatıldı. “Silkeleyin” talimatı bir yandan, CHP kurultayına ilişkin “şaibe” tartışmaları öte yandan yeni bir sürece girileceğine dair emareler oldu. İstanbul’a yeni bir Cumhuriyet Başsavcısı’nın atanmasıyla iktidarın niyeti açığa çıkmış oldu. O tarihte ben bu adımları hem CHP’nin hem de Ekrem İmamoğlu’nun oyun dışına atılması için planlanmış bir “Kuşatma Harekâtı” olarak okumuştum.

Prof. Dr. Ahmet Özer ve Rıza Akpolat gibi CHP’li belediye başkanlarının inandırıcılıktan uzak gerekçelerle gözaltına alınıp tutuklanmaları, kuşatma harekatının asıl hedefinin İmamoğlu ve CHP olacağını göstermişti. Zaten Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan “Turpun büyüğü heybede” diyerek kuşatma harekatının hedefini kamuoyuna ilan etmişti. Bu arada sanırım CHP, iktidarın kuşatmasını yarmak için stratejik bir karar verdi ve ön seçim sürecini ilan etti. Sanıyorum aynı nedenle de Ekrem Bey aday adayı olmaya karar verdi. Seçimle işbaşına gelmiş belediye başkanlarını bu denli fütursuzca işten el çektiren başka bir dönem yaşanmadığı için CHP Genel Merkezi’nin verdiği karar, milyonların iradesine başvurma anlamına geldiğini düşünüyorum.

Ekim ayından itibaren aşama aşama yaşadığımız bu gelişmeler, Sn. Ekrem İmamoğlu’nun toplumun gözünde itibarsızlaştırılması hedefine gidileceğini gösteriyordu. Ekrem Başkan ön seçim kampanyasında, kendisini hedef alan adımları ifşa ederek millete önceden şikâyet etti.

Bana gelince, 2019 seçimlerini Sn. İmamoğlu kazandığından itibaren sürekli yandaş medya ve troller tarafından zaten hedef gösteriliyordum. Ocak ortasından itibaren pek çok kanaldan şahsen benim de tutuklanacağıma dair duyumlar aldım. Hatta mart başında Londra’da çocuklarımı ziyaret ettiğimde bir kısım dostların “Türkiye’ye dönmemem ve yurt dışında kalmam” yönünde tavsiyeleri oldu. Bizzat hiçbir suç işlemediğim ve gayri ahlaki herhangi bir duruma alet olmadığım için bu tavsiyelere kulak vermemeyi seçtim, yurtdışında kalmama hiçbir engel olmadığı halde en küçük bir tereddüt göstermeksizin, içimde bir korku olmaksızın ülkeme döndüm. Açıkçası siyasi ve bürokratik bir görevimin olmaması ve yukarıda saydığım sebeplerden dolayı bu denli haksız ve mesnetsiz ithamlarla karşılaşacağımı da tahayyül etmedim. Ülkeme, devletime ve yargı sistemine güvenmek istedim. 10 yılını devlette geçirmiş emekli bir subay olarak devletin hakikate ve masumiyete saygı göstereceğine inandım.

-Polislerin evinize geldiği sabahı anlatır mısınız? Ne yaşandı, siz ve aileniz, ne hissettiniz?

18 Mart Salı akşamı oğlum yurtdışından gelmişti. 3 gün kalıp dönecekti. Eve gece yarısından sonra ulaşabildi. 2 saat kadar sohbet ettik, hasret giderdik. Sanıyorum 02.45 gibi yattık. 05.15 civarında kapı çaldı. Zil sesini duyduğumda anladım. Eşimi ve oğlumu uyandırdım. 6-7 polis içeri girdi. Arama yaptılar. “Savcılığa ifade........

© T24