menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

CHP ve toplumsal muhalefet demokrasi sınırlarını genişletirken, Bahçeli’nin destekleyici mevzuat adımlarından kastı nedir?

70 10
03.04.2025

Diğer

03 Nisan 2025

Öğrenciler, demokratik protesto hakkını kullandıkları için hapiste…

Pek çok belediye başkanı ve bürokratları da somut, sabit delil olmadan, gizli tanık ifadeleriyle özgürlüklerinden oldular…

Bir partinin eski eş başkanları AİHM kararına, bir parti milletvekili AYM kararına rağmen serbest bırakılmadılar… Üstelik Anayasa’nın net emredici hükmüne rağmen…

Gazeteciler ya başları üstünde sallanan ‘Demokles’in kılıcı’ ile süren davalar ya da bileklerinde elektronik kelepçeyle ev hapsinde…

İktidarı eleştiren televizyon kanallarına para cezasından 10 gün ekran karartmaya daha önce görülmemiş cezalar yağıyor.

Sanatçılar işsiz bırakılma, tutuklanma gibi tehditlerle baskı altında. Davalar açılıyor ya da artık kanallarda sana rol yok diye dışlanıyorlar…

İş insanları hem de en etkililerinin başındakilerin hakkında davalar var, yurtdışı yasakları da…

Sendikalar büyük bir baskı ve kıskaç altında…

Barış Akademisyenleri’nden KHK’lılara, yıllardır adalet arayanlardan, kapatılan üniversiteden üniversitelere kayyum rektör atamaya akademiye baskı…

Ekonomide yanlış politikalar sonrası ortaya çıkan krizin faturasını çalışanların-emeklilerin sırtına yıkıldı…

Ana muhalefetin cumhurbaşkanı adaylığı için öne çıkan adayının oylanması için örgütünü sandığa çağırdığı günden 5 gün önce başlayan bir operasyonla 12 saat içinde önce diplomasının iptali, ardından yolsuzluk, terör iddialarıyla gözaltına alındı ve tutuklandı...

Her güne yeni bir operasyonla uyanma ya da televizyonlarda yandaşlarca ilan edilen listelerde sayılan, hedef gösterilen isimler…

Toplumun geniş kitlelerini yoksulluktan hukuksuzluğa aynı fotoğraf karesinde buluşturan bir iktidar…

Bazen kelimelere değil verilere bakmak gerekiyor. TEPAV’ın araştırmasına göre Türkiye hukuk anlamında Abdülhamit dönemine geri döndü. Güven Sak’ın araştırma sonucunu ve tespitini buraya not olarak vermek istiyorum. (Benim bu araştırmadan gazeteci Murat Yetkin’in köşe yazısıyla haberim oldu.) Şöyle diyor Dr. Güven Sak:

“Cumhuriyetle birlikte hukukun üstünlüğü/kural hakimiyeti endekslerinde durumumuz toparlanmaya başlıyor. Nedir kural hakimiyeti? Düzen demektir. Her an her şeyin olabileceği bir ülke olmamak demektir. Birincisi, ülkede her konu kurallara bağlı demektir. İkincisi, kurallar herkese eşit bir biçimde uygulanıyor demektir. Üçüncüsü ise kuralların nasıl değişeceği de kurallara bağlıdır. Futbol diye maça başlayıp rugby’ye geçilmeyecek demektir. Türkiye, 1965 Demirel iktidarları ile endekslerde toparlanırken sonra 1970’lerde 1980’lerde askeri darbelerle çukura düşüyor. Ama hiçbir çukur doğrusu bizi 2008’den sonraki gibi Abdülhamid dönemine geri götürmemişti. Şimdi geldik. Endeks öyle diyor. Bakın bu kötü her şeye rağmen beklediğimiz ekonomik toparlanma süreci açısından. Buradan enflasyon düşüşü çıkmaz, şimdiden söylemiş olayım.”

Demokratik protesto hakkını kullananları ‘isyandan darbe girişimine’ suçlamaya çalışmadan boykotu ‘ekonomiyi çökertme girişimi olarak’ tanımlamaya… Ekonomide ‘faiz sebep enflasyon’ sonuç önermesiyle başlayan, kurların ve enflasyonun patlatıldığı, Kur Korumalı Mevduat ile servet transferi (hesapların 3 trilyon 401 milyar olduğu dönem bile oldu) yapıldığı, ortaya çıkan faturanın yoksul ve orta sınıflara çıkarıldığı yakın dönem ne çabuk unutuldu…........

© T24