menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türklerin 101 Numaralı Odası

212 16
05.12.2025

Diğer

05 Aralık 2025

Mesut Barzani (solda) ve korumaları

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, resmi sıfatı Kürdistan Demokratik Partisi’nin genel başkanlığı olan Mesut Barzani’nin, Türkiye sınırları içinde Kuzey Irak Kürt Yönetimi’ne bağlı peşmergeler tarafından korunmasına çok kızdı.

O Barzani’ye kızınca, Barzani’nin adamları da ona kızdı.

Bahçeli’nin, bu nedenle Barzani’yi hedef alması çok bilinen bir Türk atasözünü çağrıştırıyor: Eşeğini dövemeyen, semerini döver!

Barzani, Şırnak’ın Cizre ilçesinde düzenlenen 4. Uluslararası Melaye Cizîrî Sempozyumu için Türkiye’ye gelmişti.

Melayê Cizîrî, Kürt edebiyatının büyük şairlerinden biri. 1567-1641 yılları arasında yaşadı. Kürt tasavvuf edebiyatı tarihinin en önemli ismi de sayılabilir.

Şırnak Üniversitesi’nin bu etkinliğini, Sünni Halidi Kürt aşiretlerinin en önemlisi olan Barzanilerin neden önemsediğini tahmin etmek zor değil.

Bahçeli’nin peşmergeler nedeniyle kızması gereken birileri varsa o Barzani değildi.

Peşmergelerin sınırı geçmesini önlemek, sınır kapısını kontrol eden güvenlik güçlerinin işiydi. Onlar işini yapmadıysa, Şırnak Valisi, Cizre Kaymakamı, İl ve İlçe Emniyet Müdürleri, Jandarma komutanları görevlerini yapmalıydılar. Üstelik Vali ve İçişleri Bakan Yardımcısı da sempozyumun katılımcıları arasındaydı.

Bu sorumluların görevlerinin gereklerini yerine getirmemiş olmalarını liyakatsizlikle açıklayabilir miyiz?

Yoksa bütün bunların gerisinde çok daha derin bir başka şey yatıyor olabilir mi?

İçişleri Bakanlığı soruşturma açtığına göre bu ihmalin nedenini öğreneceğiz ama bana öyle geliyor ki bu bir “görevi ihmal” değil.

Barzani aşireti, Sünni mezhebinin, Nakşibendi tarikatının, Halidi kolundan.

Tıpkı 1925 yılında, daha iki yıl önce kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’ne isyan eden Şeyh Said gibi!

Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran zaferinden 2. Mahmud’a kadar geçen süre içinde Kürt aşiretleri Kadiri ve Nakşibendi tarikatlarıyla iç içeydi.

Yeniçeriliğin kaldırılması sırasında Süleymaniyeli Molla Halid, bir Nakşibendi şeyhi olarak öne çıkıyordu.

2. Mahmud, Yeniçeri Ocağı ile iç içe geçmiş bulunan Bektaşi – Mevlevi tarikatlarını tasfiye ederken Halidiliğin de önü açıldı.

Bu dönemde Kürt Beylerinin bölgedeki hakimiyeti de kırılıyor, yerlerine merkezden atanan memurlar geliyordu.

Molla Halid, bu dönemde Osmanlı’dan yana tavır koydu.

Diğer tarikatların “gavur sultan” adını taktıkları 2. Mahmut için “Allah’ın gölgesi, fakirlerin ve alimlerin sığınağı” diyordu.

Bu dönemde Nakşibendilik, Osmanlının yarı resmi tarikatı haline gelmişti. Halidilik de onun son haliydi.

Bu durum Cumhuriyet döneminde de devam etti. Bugün de Nakşibendilik Türkiye Cumhuriyeti’nin “yarı resmi tarikatı” sayılmalı.

Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani hem siyasi hem de dini otorite olarak Barzani aşiretini büyüttü, başka aşiretler ile birleşerek bir tür aşiret konfederasyonu kurdu.

AKP iktidarı döneminde “devlet tarikatı” haline gelen İsmailağa........

© T24