menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mevcut konutlarda yüzde 45’ten fazla enerji tasarrufu sağlanabilir

15 13
previous day

Diğer

13 Haziran 2025

Dr. Begüm Diker

Türkiye’nin 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmesi için yapı stokunun önemli bir kısmını oluşturan konutların enerji tüketimini azaltacak kararlı adımlar atması gerekiyor. Ne var ki mevcut yasal düzenlemeler, genellikle yeni binaları kapsıyor ve mevcut binaların enerji performansı konusunda yeterli bir standart veya hedef bulunmuyor. Oysa yeni bir çalışma, enerji verimliliği önlemlerini devreye alarak mevcut konutlarda en az yüzde 45 oranında enerji tasarrufu sağlanabileceğini ortaya koyuyor.

Yazarı olduğum, ‘‘Türkiye’deki mevcut konut binalarının enerji verimliliği iyileştirmeleri ile neredeyse Sıfır Enerjili Bina’ya (nSEB) dönüştürülmesi: Finansal bariyerler ve çözüm önerileri’’ başlıklı doktora tezi, 2007-2019 yılları arasında yapı ruhsatı almış dört katlı bir konut binasını referans kabul ederek, çeşitli enerji verimliliği uygulamalarının etkilerini analiz ediyor. Çalışmanın sonuçları, enerji verimliliği için alınabilecek teknik önlemlerin, yalıtımlı ve çift camlı olarak tasarlanan bu yeni yapılarda dahi yüzde 45 oranında enerji tasarrufu sağlayabileceğini gösteriyor. Bu oranın, 2007 öncesi inşa edilen, daha niteliksiz binalar için çok daha yüksek olacağı öngörülüyor.

Ancak Türkiye’de yürürlükte olan yasal düzenlemeler, genellikle mevcut konut stokuna değil, yeni binalara yönelik enerji verimliliği standartları içeriyor. Üstelik mevcut konutlarda yapılacak enerji verimliliği tadilatlarının finansal yükü, büyük ölçüde son kullanıcının omuzlarına yükleniyor.

Aslında, Avrupa Birliği’nde 2030 yılına kadar 35 milyon yapıyı yenilemeyi hedefleyen ‘‘Yenileme Dalgası’’ (Renovation Wave for Europe) benzeri bir dönüşüm, Türkiye’de de söz konusu olabilir. Hem Türkiye’nin 2053’te net sıfır emisyon hedefine ulaşmasına büyük katkı sunacak hem de önemli ölçüde enerji tasarrufu sağlayacak böyle bir dönüşüm, yeni yasal düzenlemeler yapılmasını ve finansal teşvik mekanizmalarının kapsamının genişletilmesini gerektiriyor. Halihazırda Avrupa ülkelerinde uygulanan bazı modelleri Türkiye’de de yaygınlaştırarak büyük ölçüde enerji tasarrufu yapmak mümkün.

2024 yılında yayınlanan doktora tezinde, 2007-2019 yılları arasında yapı ruhsatı almış dört katlı bir konut binası referans kabul ediliyor. Araştırma kapsamında çalışılan önlem paketlerinden biri, bu referans binanın mevcut dış duvarlarına ve çatısına ek yalıtım önlemleri uygulanmasını içeriyor. Bunun yanı sıra yerden ısıtma sistemi, günışığı sensörlü aydınlatma kontrol sistemi ve çatı tipi güneş enerjisi sistemi (çatı GES) eklenmesi durumunda binanın, mevcut durumuna kıyasla yüzde 45 oranında enerji verimliliği sağlayacağı öngörülüyor.

2007 yılından önce inşa edilmiş yapılarda bu oranın daha da yüksek olacağı söylenebilir. Yapı ruhsatını 2007 yılı sonrasında alan binalar, ‘‘Binaların Depremden Korunması Hakkında Yönetmelik’’ ve TS 825 standardına uygun kabul ediliyor. Dolayısıyla bunlar, halihazırda yalıtımlı ve çift camlı olarak tasarlanan yapılar. Önlem uygulamalarının, bu binalarda dahi enerji verimliliğini yüzde 45 artırmış olması, yalıtımsız, daha kötü nitelikli binalardaki verimlilik artışının çok daha yüksek olacağına işaret ediyor.

En etkili tekil uygulamalar: Yerden ısıtma ve çatı GES

Doktora tezi kapsamında yalnızca önlem paketleri değil, birtakım tekil önlemlerin etkileri de çalışıldı. Buna göre, tekil önlemler arasında bulunan yerden ısıtma sisteminin yüzde 14,61, çatıya yerleştirilen fotovoltaik panellerin ise (çatı GES) yüzde 14 oranında verimlilik sağladığı görüldü.

Alınabilecek teknik önlemlerin finansal olarak da analiz edildiği çalışmada, sağladığı enerji performans seviyesine göre ilk yatırım maliyeti en düşük olan önlemin çatı GES olduğu görülüyor.

Ne var ki Türkiye’deki yasal düzenlemeler, mevcut konutlarda yapılacak bu gibi iyileştirmeleri destekler nitelikte değil. AB’nin 2010 yılında tanımladığı ‘‘neredeyse sıfır enerjili bina (nSEB)’’ kavramı, 2022 yılı itibarıyla Türkiye’nin ulusal mevzuatına da girdi. Bu kavram, ‘‘yüksek enerji performansına ve aynı zamanda belli oranda yenilenebilir enerji kullanımına sahip olan binayı,’’ ifade ediyor. İlgili yönetmelik, toplam yapı inşaat alanı iki bin metre ve üzeri binaların nSEB olarak inşa edilmesini zorunlu tutuyor. Ayrıca bu binaların enerji performans sınıfının en az B olması ve........

© T24