Diğer

T24 Haftalık Yazarı

24 Ağustos 2025

Kâbus, Henry Fuseli (1781)

Ülke Rusların matruşka bebeğine döndü. Bir kapağı açıyorsunuz, içinden adaletsizlik çıkıyor, onu kaldırıyorsunuz susuzluk tehlikesi, onu açıyorsunuz orman yangınları, onu da kaldırıyorsunuz kadına şiddet, onu da geçiyorsunuz hayvanlara eziyet... Matruşka elinizde küçüle küçüle azalırken umutla bekliyorsunuz ama avcunuzda minicik bir şey kalıyor. O minicik şeyin olduğunu bile anlayamıyoruz artık; umut mudur hayal midir beklenti midir belli değil.

Kadın cinayetlerinin neredeyse sıradanlaştırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Özgürlüğünü elde etmek için çabalayan bir kadın, bakıyorsunuz onlarca kez bıçaklanmış ya da vurulmuş. Bir anda bir öfke nöbeti sarıyor herkesi ama sabun köpüğü gibi sönüyor bu tepki ta ki yeni bir cinayete kadar. Daha da umut kırıcı olan, kadınların toplumdaki yeri, konumu tartışılır olmaya başlandı. Üstelik bu tartışma erkek bakış açısıyla yürütülüyor. Bu bakış açısını berkitmek için dinsel argümanları kullanmak da yüzlerce yılda zorlukla oluşturulmuş değerler sistemini sarsmaya yönelik. Oysa insanlığın binlerce yılı, tıpkı vahşi hayvanları kendinden uzak tutmaya çalışan atalarımız gibi içindeki kötücül dürtülerle de savaşıp onları dizginlemeye çalışmakla geçti. Bu kadın erkek ilişkilerinde çok belirgindi. Söylenceler de bunu anlatır. Lilith, Adem'e "Seninle eşitiz, çünkü ikimiz de yeryüzündeyiz" demeseydi erkek egemen bakış açısının zalim suçlamaları ile “şeytan- iblis" olarak tanımlanır mıydı? Troya Prensesi Poliksena, "kahraman bir erkeğin" Akhilleus'un isteği üzerine tanrılara kurban edilirken "Bırakın kollarımı, öteki dünyaya özgür bir kadın olarak gitmek istiyorum" diye haykırarak giysilerini yırtıp bedenini kılıçların önüne atmıştı. Bir Lilith tavrıdır bu da.

Bütün bunlar bize eğer kadınla erkek terazinin iki kefesine konacaksa kadının ağır........

© T24