menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aynı gökyüzü, aynı keder

13 1
29.06.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

29 Haziran 2025

İbn Haldun'un "coğrafya kaderdir" sözü, son yüzyılda çok daha fazla anlam kazandı; çünkü uluslar kendi varlıklarını yaşadıkları coğrafyayla özdeşleştirerek inşa etmeyi hızlandırdı, varlık nedenlerini bunun üzerine oturttu, kendini diğerlerinden ayıran sınırları kesinleştirdi ve o sınırları genişletme derdine düştü. Ama hiçbir ulus acıları yok edemedi; kimse mutlu olmadı. İnsanlığın uygarlık yolundaki birikimi, varlığını inşa ederken yaşanan kaosu aşmada yeterli olmadı, olmuyor. Coğrafya yaşayanlar için kaderdir ama aynı zamanda Şeyhmus Diken'in bir kitabına ad olduğu gibi coğrafya kederdir. Biz, Anadolu insanı, bunu yüzyıllardır derinden yaşayarak toplumsal belleğimize kaydettik. Yaşadığımız topraklar iki arada bir derede kalmışlığın coğrafyası. Hep burada olanlar, buraya gelenler, buradan gidenler; birbirimizi ite kata; kendi varlığımızı ötekine egemen kılmayı önceleyerek yaşadık durduk ve bu toplumsal hayatımızda durmadan kanayan yaralara yol açtı.

Bu onulmaz yaralardan biri de 32 yıl önce Sivas'ta açılmıştı. Bu ülkenin düşünen, yazan, çizen insanlarının hiç ama hiç aklından çıkmayan o katliamla ilgili yazmak bile öyle zor ki. Hele de hatırlayanlar için! 2 Temmuz 1993'te Anadolu'yu saran akşam karanlığı sadece toplumsal belleğimizde değil, kişisel hafızamızda da simsiyah bir leke olarak kaldı, silinmiyor, sileneceği de yok! Çünkü, kimini yapıtlarından bildiğimiz, kimini birebir tanıdığımız onlarca insan yakılmıştı. Bu son cümle bile tek başına ruhumuza çöreklenmiş o karanlığın hiç aydınlanmamasına sebeptir! Öte yandan, biraz yakın tarih okuyanlar, geçmişe nesnel bakmaya çalışanlar için bambaşka bir karanlık görüntü ortaya çıkmıştı ertesi gün gazetelere yansıyan fotoğraflarda. O yangını çıkaranları, o nefret dolu haykırışları, kendinden başkasına yaşam hakkı........

© T24