menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye'nin ilk deniz dijital sualtı biyoçeşitlilik haritası

25 9
06.07.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

06 Temmuz 2025

Çok sevdiğimiz bu ülkede bakınca kalbimizi acıtmayan tek bir şey kalmadı galiba. Ne ormanlar, ne tarih, ne kültür ne tarım ne de denizler… Tüm bunlar içinde hâlâ üretmek, hâlâ korumak, hâlâ kendinden ötesine ve sonrasına faydalı olmak için çalışanlar sayesinde kalbimiz biraz umut buluyor.

2021’de hatırlarsanız Marmara’yı müsilaj kaplamıştı. O post-apokaliptik görüntüyü unutabilen biri var mı? Pandemi üstüne gelen müsilaj ile korkunç gerçekçi bir bilim kurgu filminin içinde gibiydik. Deniz sessizleşmiş, biz de onunla birlikte sessizleşmiş, donuklaşmıştık sanki. Sanki birisi “ülkenin halini kendi dilinde ifade et” demişti Marmara Denizi’ne ve o bereket dolu koskoca deniz, Türkiye’den başlayarak tüm dünyayı sarabilecek ve yok edebilecek güce sahip müsilaj ile bize kendi resmimizi göstermişti.

Bugünlerde müsilaj gizliden gizliye yeniden gündeme gelmeye hazırlanıyor -”Tabii sıra ona gelirse” demeyin, mecbur gelecek. 1 ay önce Doğa Derneği’nin Burgazada çevresinde yapılan dalışta paylaştığı video ve haberlerde yer alan amatör dalgıç videoları müsilajın nasıl bir yoğunlukla denizi sardığının ispatı. Kirlilik, fosfor ve azot fazlalığı ile sıcaklık artışı müsilajın başlıca nedenleri. Denizin yüzeyini ve tabanını kaplayan bu yapışkan madde, deniz çayırlarını yok ederek birçok canlının yaşamını tehdit ediyor. Bu noktada özellikle Marmara Denizi’nde yaşayan canlıların takibini yapmak, sayılarını belirlemek ve hangi bölgede hangi canlının yaşadığına dair bir veri tabanı çıkartmak çok önemli.

Anadolu Efes’in sponsorluğunda hayata geçirilen Denize 1 projesinin dördüncü fazı, bu veri tabanını hazırlamak için hepimizi göreve çağırıyor. “Mavi Atlas” uygulaması ile denizlerimizde daha önce hiç yapılmamış bir çalışmayı hayata geçiren bu projenin detaylarından bahsetmeden önce Denize 1 projesini ve daha önceki fazlarını anlatmalı.

2022 yazında başlayan Denize 1 projesinin ilk fazı, Marmara Denizi'nin su altı yaşamındaki zenginliğine odaklanıyor ve hem var olan mercan nüfusunu korumaya, hem de çoğaltılmasına odaklanmıştı. Bu kapsamda Tavşan Adası yakınlarında yapılan mercan ekimini izleme şansına sahip olduğumda, muazzam güzellikte ve narinlikteki mercanların, denizlerin hatta dünyanın oksijen kaynağı olduğunu öğrenmiştim. Aldığımız her üç nefesten ikisini denizlerdeki mercanlara borçluyuz. Nasıl mı? Bunu anlamak için mercanları biraz daha detaylı anlatmam gerekli size.

Çoğumuz mercanları, rengârenk mercan resiflerini belgesellerden, amatör dalışlardan, filmlerden, çizgi filmlerden (Bkz. Finding Nemo) biliyoruz ama resif oluşturmayan mercanlar da var. Üstelik bu türler Türkiye denizlerinde de bulunuyor. Tüm mercanlar, karbon depolayarak ve oksijen üretimine katkıda bulunarak okyanusların sağlığını korurken aynı zamanda yüzlerce deniz canlısına ev sahipliği yapıyorlar. Genellikle “bitki” zannedilen mercanlar, aslında bir hayvan türü. Tüm dünyada tehdit altında olan mercan resifleri, deniz türlerinin %’ine gıda, barınma ve üreme alanı sunan biyolojik çeşitlilik merkezleri. Mercanların kıyı şeritlerinde su seviyelerinin korunması, su asiditesinin ayarlanması gibi işlevlerinin yanı sıra ev sahipliği yaptıkları simbiyotik canlılar yani sadece mercanlarda yaşayan mikrobiyotik algler oksijen üretiyor ve bu oksijen, denizlerin en büyük oksijen kaynağını oluşturuyor. Fakat iklim değişikliği, mercanlar için büyük bir tehdit. İklim değişikliği etkisiyle okyanus sularının gittikçe daha fazla ısınması ve asitleşmesi, mercanlar için çok ciddi bir sorun. Su sıcaklıkları belirli bir düzeyin üzerinde değişince, mercanlar simbiyotik ortaklarını dışarı atıyor ve renklerini kaybediyorlar. Mercanların karşı karşıya olduğu tek sorun iklim değişikliği etkileri değil.........

© T24