menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Molla rejimi sınıfta kaldı

57 17
21.06.2025

Diğer

21 Haziran 2025

İsrail savaş uçaklarının saldırılarına maruz kalan Tahran sakinlerinin arabalarıyla şehir dışına çıkma telaşeleri, bu sebeple kitlenen araç trafiği, benzin istasyonlarında kuyruklar oluşması, beni 40 sene öncesine, İran yıllarıma götürdü. Saddam Hüseyin'in uçakları her gece Tahran semalarında belirip bombaları bırakmaya başlayınca biz de ilk bir kaç geceyi Tahran'ın dışında arabalarımızda geçirmiştik. Bu tedbir mesaimizi aksatmaya başlayınca evlerimizde kalıp kaderimize razı olduğumuzu, düşen bombaları kaale almayıp yatağımızda uyumaya devam ettiğimizi hatırlıyorum.

Dünyanın en nefret edilen liderlerinden Netanyahu’nun nükleer silah bahanesiyle saldırdığı İran’ın durumu savaşın 8. gününde fazla parlak görünmüyor. İsrail uçakları neredeyse hiçbir engelle karşılaşmadan İran semalarında cirit atıyorlar. Önce hedeflerinin nükleer tesisler olduğunu duyurdular, sonra alanı genişlettiler, enerji altyapısı, televizyon binaları, her yeri vuruyorlar. İran’da hava savunması yok mertebesinde, sadece bir kaç dron düşürebildiler, hava sahası üstünlüğü İsrail'e geçmiş durumda, erken ihbar sistemi, komuta kontrol sistemi hiç yok veya felç vaziyette. Ellerinde etkili hava savunma sistemleri kalmamış, uçakları yerden havalanmıyor.

Bu yazıyı İran yönetiminin eleştirisi için kaleme aldım, 'niye asıl suçlu İsrail'i eleştirmiyorsun' demeyin lütfen. Şah yönetiminin mükemmel ilişkileri bulunan İsrail, 1979 devrimi sonrasında, rejimin İslam Cumhuriyeti’ne dönüşmesini müteakip, iki numaralı şeytan ilan edildi. İran halkı bir sabah uyandı ve İsrail'den nefret etmesi emredildi. Tahran meydanlarını dolduran büyük kalabalıklar “kahrolsun Amerika, kahrolsun İsrail” sloganları atmaya başladılar. Molla yönetimi, müslüman dünyanın liderliğine soyunmak üzere Filistin davasının savunuculuğunu üstlenirken, İran devrimini müslüman ülkelere ihraç etmek üzere büyük çabalar harcadı, bu amaçla bir bakanlık kurdu, Türkiye dahil tüm komşu ülkeleri tedirgin etti. Suriye, Lübnan ve Yemen'de yaşayan Şii toplulukların İran yanlısı vekalet güçlere dönüşmesini sağladı.

Hamas'ın 7 ekim 2024 saldırısının ardından batılı ülkelerin kamuoyu desteklerini kazanan Netanyahu hükümeti önce Gazze'yi yer ile bir etti, ardından Lübnan ve Suriye’deki İran yanlısı milislerin kollarını kopardı, Yemen'den gelen saldırılara misliyle cevap vererek oradaki Şii islamcı Husi’leri marjinal hale getirdi. İşte Netanyahu'nun ulaştığı bu güvenlik noktasında durması gerekirdi, ancak durmadı, zira koltuğu sallanıyordu. 13 haziran günü, büyük cüretle, bu defa İran'a “nükleer güce dönüşmesini engellemek” bahanesiyle........

© T24