menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kanada seçimlerinde Trump faktörü

20 14
06.05.2025

Diğer

06 Mayıs 2025

Trump efendinin dünyada etkilemediği ülke sayısı pek cüzi, Afrika'nın güneyindeki 3 milyon nüfuslu, adını duymadığınız Esvatini bile Trump'ın gümrük tarifeleri saldırısından payını almış durumda. Meksika ve Kanada'nın durumları ise özellik arz ediyor. Zira üç ülke arasında serbest ticaret anlaşması mevcut; aralarındaki günlük ticaret hacmi 5 milyar dolar düzeyinde. Başka ifadeyle, Trump'ın gümrük tarifeleri tehditlerinden bu iki komşu en az Çin kadar etkileniyorlar. Kanada'nın şanssızlığı veya talihi, önceki Başbakan Justin Trudeau'nun istifa etmesi ve ülkede erken seçimlerin düzenlenmesinin Trump’ın ilk yüz gününe denk gelmesi. Trudeau önderliğindeki Liberal Parti, Muhafazakâr Partinin 20 puan gerisinde iken, yeni lideri Mark Carney'in karizması ve daha ziyade Trump faktörü sayesinde, erken seçimlerin kazananı oldu. Neredeyse 172 milletvekili çıkaracak ve parlamentoda mutlak çoğunluğu ele geçirecek idi, ramak kaldı. Liberal Parti’nin bu sürpriz ve tarihi başarısının gerisinde Trump'ın katkısı muazzam!

1993-1997 yılları arasında Kanada'da görev yaptım, Türkiye’ye uzaklığı ve kutup diyarı gibi uzun kışları dışında, mükemmel bir ülke. ABD gibi güvenlik sorunları yaşamayan, silahlı okul saldırılarının vuku bulmadığı, silah taşımanın istisna teşkil ettiği, etnik kökeninden veya renginden ötürü insanların rahatsız edilmediği, çok kültürlü, İngilizcenin yanında Fransızcanın da geçerli olduğu bir G-7 ve G-20 ülkesi, aynı zamanda NATO üyesi. 4 yıllık görevimden bugüne kalan unutulmaz hatıra ise Quebec eyaletinin (ikinci) bağımsızlık referandumu. 1995 yılında düzenlenen referandumu yüzde 0,6 gibi pek cüzi oy farkıyla kaybeden ayrılıkçı Başbakan Jacques Parizeau’nun, netice belli olduktan sonra yaptığı konuşmada, bağımsızlığın etnik oylar nedeniyle yitirildiğini ağlamaklı bir sesle duyurduğunu hala hatırlıyorum.

Velhasıl Kanada gibi sorunlarını çözmüş, sanayileşmiş, medeni bir ülkenin dahi, Frankofon vatandaşların kültürel şikayetleri ve siyasi ihtiraslarından ötürü ikiye bölünmenin eşiğinden dönmesi unutulmaz bir hadise. Öte yandan, Başkan De Gaulle’ün 1967 yılında Montréal’i ziyareti vesileyle sarf ettiği “Vive le Quebec libre” cümlesinin ayrılıkçı akım içinde tetikçi rolü oynadığı da unutulmamalı. 2. referandumun ardından Quebec'in bağımsızlığı giderek gündemden düştü. Lucien Bouchard tarafından 30 yıl önce kurulan Bloc Quebeqois adlı ayrılıkçı........

© T24